Volkan Tarsus

Nasıl Bir İK programımızın bu haftaki konuğu Great Place to Work Pazarlama Direktörü Volkan Tarsus. Volkan Bey ile gelecekteki iş yerleri hakkında konuştuk.

Ayşe Uça: Şirketler yetenekleri kendine çekmek için bir yarış halindeler. Çalışılacak en iyi şirketlerden biri olduğumuzu özellikle genç kuşağa göstermemiz gerekiyor. Bu, nedenlerin yalnızca biri. Great Place to Work için başka hangi nedenler var?

Volkan Tarsus: Çok güzel bir başlangıç yaptık aslında. Ben bu soruyu biraz tersine çevirmek istiyorum. Bize ‘Neden sağlıklı yaşamak istiyorsunuz?’ sorusunu sorduklarını düşünelim. Neden sağlıklı olmak istiyoruz: 1- Sevdiklerimizle daha fazla zaman geçirebilmek için, 2- Hayat kalitemizi artırabilmek için, 3- Planlarımızı ve hedeflerimizi gerçekleştirmek için. Bu unsurları sağlıklı olmak başlığı altına taşıyabiliriz. Great Place to Work olmak aslında benzer parametreleri barındırıyor. Neden harika iş yeri olmamız gerekiyor: Sürdürülebilir, geleceğin iş yerlerinden birisi olmak istiyoruz, daha uzun yaşamak istiyoruz yani şirketler daha uzun var olmak istiyorlar. Bir diğeri, çalışanlarına daha iyi bir deneyim sunmak istiyorlar ki çalışanlar sevdiklerine, kendi hayatlarına daha fazla zaman ayırsınlar ve daha iyi şeyler üretsinler. Niye Great Place to Work olmak istiyoruz: Daha iyi bir ekonomik performans yakalayabilmek için ve hedeflerimizi başarabilmek için aslında. İşte sağlıklı olmakla Great Place to Work olmak arasındaki benzer durumu böyle ifade etmek isterim.

Organizasyon dediğimiz kavramlar insanlardan oluşuyor ve insanlar da biyolojik varlıklar. Dolayısıyla onların psikolojileri ve sağlıkları oldukça önemli. Çünkü çalışanlarımız eğer organizasyona geldiklerinde psikolojik olarak sağlıkları daha negatif bir pozisyonda ve hele ki fiziksel sağlıkları yeteri kadar güven altında değilse o organizasyonda uzun süre kalmak ya da o organizasyonun başarısı için ellerinden gelenin en iyisini yapma konusunda bunu başaran organizasyonlara göre o kadar istekli olmuyorlar. Ben burada şirketleri ikiye ayırıyorum aslında. Bir tanesi, doğuştan harika iş yeri olanlar. Yani yapısı gereği, yöneticilerle çalışanlar arasında olan ilişki gereği doğuştan harika iş yeri. Diğerleri ise bunun yolculuğunda olanlar. Yani organizasyonu geliştirmek için çabalayanlar.

Organizasyon kültürü ve çalışan deneyimi çok hassas bir konu. Tıpkı sağlığımıza baktığımız gibi ona da iyi bakmamız gerekiyor. Güçlü bir güven kültürü inşa etmemiz gerekiyor aslında. İşte Great Place to Work organizasyonlara bağımsız bir kuruluş tarafından onların ‘harika iş yeri’ olduğunu göstermelerine olanak tanıyor.

Ayşe Uça: Bir şirket Great Place to Work’ten bir belge aldığında bunun geçerliliği nedir, bir kez almak yeterli mi?

Volkan Tarsus: Great Place to Work sertifikasyon sürecine başvurduğunuzda yapmanız gereken şey, organizasyonunuzdaki çalışan deneyimini ölçümlemek ve Great Place to Work’ün 30 yıllık kurum kültürü ve çalışan deneyimi uzmanlığıyla elde etmiş olduğu Trust Index anketi (Çalışan Deneyimi anketi)güven indeksi anketini tüm çalışanlara uygulamak. Anket tarafımızca çalışanlara gönderiliyor ve çalışanlar organizasyon içerisindeki deneyimlerini Great Place to Work metodolojisi kapsamında bu anket vasıtasıyla geribildirimde bulunuyorlar. Organizasyonların ulaşması gereken bir baraj puanımız var, bu da yüzde 65. Tüm dünyada biz her yıl 18 binden fazla organizasyonu analiz ediyoruz. Bu analizler çerçevesinde ortaya çıkan rakam şu ki yüzde 65 ve üzeri olan organizasyonları harika bir iş yeri olarak tanımlayabiliriz.

Ayşe Uça: Peki şirketler bu seviyenin altında kaldığında ne oluyor?

Volkan Tarsus: Bu seviyenin altında kaldığında organizasyon tabii ki sertifikalı olma imkanı elde edemiyor. Ancak bu da bir kazanım. Buradaki kazanım ne diye soracak olursanız, bu anket sonucunda organizasyona ciddi bir raporlama yapıyoruz. Bu raporlama sayesinde organizasyon, en iyi iş yerlerine göre kendi sonuçlarının nerede olduğunu kıyaslayabilir ve gelişim alanlarını planlayabilir hale geliyor. Böylelikle organizasyonunuzu harika bir iş yeri haline getirme dönüşüm yolculuğumuzda veri odaklı stratejiler gerçekleştirebiliyoruz. O yüzden de organizasyon sertifikalı olamazsa bu çok üzücü bir şey değil, bu bir fırsat.

“Önemli olan herkese eşit, pozitif deneyimi yaşatmak”

Ayşe Uça: Şirketler Great Place to Work Sertifikası aldığında burada bir kategori unsuru var. Bu kategoriler neler?

Volkan Tarsus: Şimdi bizim bir Great Place to Work sertifikasyonumuz var. Bunu bir TSE belgesi gibi düşünebilirsiniz. Yani Great Place to Work standartlarına uygun harika bir iş yeri olduğunun tescili anlamına geliyor. Bir de En İyi İşverenler listelerimiz var. Şirketlerin bu listelere aday olabilmeleri için ilk geçerlilik Great Place to Work Sertifikasına sahip olmak. En İyi İşverenler listelerimiz sektörel, bölgesel, demografik ve tema olarak farklı kategorilerde. Sertifikalı olduğunuzda bu listelere otomatik olarak aday olabiliyorsunuz ve her listenin kendine ait farklı kuralları var. Örnek vermek gerekirse Best Workplaces for Women(Kadınlar için Harika İş Yerleri) kategorimiz var. Burada organizasyonda çalışan kadın sayısının minimum yüzde 20’lerde olmasına bakıyoruz, üst yönetimde çalışan kadın temsiliyetine bakıyoruz. Bir de buradaki demografik seviyedeki farklılıklara bakıyoruz. Yani kadın çalışanlarla erkek çalışanlar arasında deneyim farkının nasıl olduğuna bakıyoruz. Organizasyon çok iyi Güven İndeksi(Turst Index – TI) puanına sahip olabilir ancak erkek çalışanlar kadın çalışanlara göre çok daha pozitif bir sonuca sahipse o organizasyonu yalnızca erkekler için iyi bir yer olarak tanımlayabiliriz. Burada önemli olan herkese eşit, pozitif deneyimi yaşatmak.

“Great Place to Work, organizasyonu daha iyi bir iş yeri haline getiren bir araç”

Ayşe Uça: Great Place to Work sadece bir sertifikasyon aracı mı yoksa başka çıktıları da var mı?

Volkan Tarsus: En dikkat çekici ve popüler tarafı tabii ki sertifikasyon tarafı. Yani bunu aldığımızda ve bu logoyu konumlandırdığımızda organizasyonumuzu harika bir iş yeri olarak tanımlıyoruz ve dışarıya doğru duyuruyoruz. Bir diğer taraftan da biraz önce bahsetmiş olduğum metodolojimiz ve modellerimiz kapsamında organizasyonunuzun harika iş yerleri ölçeğine ne kadar uyduğunu görme imkanı sunuyoruz. Birçok organizasyon çalışan deneyimi anketini yıllık veya 6 aylık olarak gerçekleştiriyor. Dolayısıyla çalışan deneyimi anketleri organizasyondaki çalışan deneyiminin sesini duymak açısından kullanılabilecek en iyi enstrümanlardan bir tanesi. Dolayısıyla Trust Index çalışan anketini organizasyonunuzdaki deneyimi sıklıkla ölçümlemek için de kullanabilirsiniz. İçermiş olduğu dinamik raporlama vasıtasıyla demografiler arasındaki farklar, birimler arasındaki farklar, çok farklı lokasyonlara yayılmışsak eğer bölgesel farklar, mağazalarımız varsa mağazalar arası farklar gibi birçok farkı birbiriyle kıyaslayabiliriz. Sonuçlarımızı en iyi iş yerleriyle benchmark yapabiliriz ve böylece gelişim alanlarımızı planlayabiliriz. Dolayısıyla Great Place to Work süreci hem ödüllendirme ve sertifikasyon süreci hem de gelişim, aksiyon ve organizasyonumuzun çalışan deneyimini ölçümleyerek daha iyi bir iş yeri haline getirme sürecinde de ciddi bir analiz süreci olarak karşımıza çıkıyor.

“Misyonumuz, her yerin çalışmak için harika bir iş yeri olmasını sağlamak”

Ayşe Uça: Bu 30 yıldır toplanan bir veri ve çok değerli. Bunu HR Analytics ile ölçümlemek veya farklı verilerle birleştirmek çok değerli başka sonuçlar da ortaya çıkarabilir. Siz ne düşünüyorsunuz?

Volkan Tarsus: Global bir sürecin parçası olduğunuz için yalnız Türkiye’deki organizasyonlarla değil, globaldeki organizasyonlarla da verileri karşılaştırma imkanınız var. Dolayısıyla sertifika ve En İyi İşveren listelerine baktığımızda yine global bir sürecin parçası olduğunuz için Avrupa’nın En İyi İşverenleri veya Dünyanın En İyi İşverenleri unvanlarından birini alma imkanınız var. Aslında global bir hareketin parçası haline geliyorsunuz. Great Place to Work olarak misyonumuz, her yerin çalışmak için harika bir iş yeri olması için çalışmak. Yani bu çalıştığımız yerin ofis, kafe, ev olmasından; uzaktan ya da yerinden çalışmaktan bağımsız olarak organizasyonların en iyi iş yeri haline gelmesini sağlamaya çalışıyoruz. Bu veriler ve analizler organizasyonları yolda tutma, aksiyonlarını takip ederek gelişimlerini planlama imkanı tanıyor. Organizasyonların o süreçlerde kaybolma ya da o süreçler içerisinde savrulma dezavantajını da ortadan kaldırmış oluyor. Aslında oldukça stratejik bir yatırım olarak bakabilirsiniz.

Bazen organizasyonlarda şu hissiyat oluşabiliyor: ‘Biz kendimizi bu sertifikayı alabilecek kadar iyi hissetmiyoruz, biz şimdilik başvurmayalım.’ Bunu şöyle örneklendirebiliriz: Biz aslında diyoruz ki sertifikasyon ya da farklı bir konu odaklı olsa da organizasyonunuzun mevcut durumunu görmek için bu sürece dahil olun. Diyelim ki doktora gideceğiz ve test yaptıracağız. Teste gitmeden önce her şeyimize dikkat edip öyle mi gidiyoruz? Hayır. Halbuki gittikten sonra doktorun bize sunacağı reçeteye göre bunlara dikkat etmemiz lazım. Bu sürece de böyle bakabiliriz aslında. Önce mevcut durumumuzu görmek için buraya gelmemiz lazım.