Yakup Aydilek

Nasıl Bir İK programımızın bu haftaki konuğu Enerjisa Enerji İnsan ve Kültür Bölüm Başkanı Yakup Aydilek. Yakup Bey ile insan ve kültür alanında geliştirdikleri dijital iş stratejileri ve uygulamaları ile E-Spor hakkında konuştuk.

“İnsan ve Kültür süreçlerimizde katılımcılığı çok önemsiyoruz”
Ayşe Uça: Şirketlerin kulüpleri olması, sporla ilgilenmesi ve buna çalışanları da dahil etmesi çok yeni değil ama çok büyük bir motivasyon kaynağı. Siz ne düşünüyorsunuz?

Yakup Aydilek: Öncelikle Enerjisa Enerji nasıl bir demografik yapıya sahip bundan bahsetmek istiyorum. Biz 14 ilde elektrik dağıtım ve perakende satış hizmeti veriyoruz. Aynı zamanda müşteri çözümleri şirketimiz üzerinden de yenilenebilir enerji çözümleri sunuyoruz. 200 farklı lokasyonda çalışan toplamda yaklaşık 12 bin çalışma arkadaşımız var. Dolayısıyla hem farklı jenerasyonların hem de farklı lokasyonların olduğu bu büyük organizasyon yapısında da etkileşimin önemini, bu jenerasyonlar arasındaki etkileşimin, ortak anlayışın önemini çok dikkate alıyoruz. İnisiyatiflerimiz de bu doğrultuda gelişiyor.
E-Spor ve spor aslında bizim yenilikçi uygulamalarımızdan yalnızca bir tanesi. Spor kulüpleri yıllardır süregelen, birçok şirketin hayatında olan bir uygulama. Yıllardır başarıyla faaliyette olan basketbol kulübümüz ve Başkent Elektrik A.Ş. altında amatör gençlerden oluşmuş çok da başarı elde eden bir futbol kulübümüz var. Sayısız madalyayı bize getiren harika bir yüzme takımımız var.
Liderlerimiz arasında da birçok sporcu arkadaşımız var. Biz daha yenilikçi olan, teknolojiyi takip eden uygulamalarda neler yapabiliriz diye düşündüğümüzde ise üç kategori ve fiziksel branşın yanında bir de dijital branşla başlayalım dedik ve 2022 yılında Enerjisa Spor ve E-Spor kulüplerini kurduk. Fiziksel branşlarımızda basketbol, koşu ve yüzme var. Bu branşların her birinin başına liderlik takımlarımızdan bir arkadaşımızı sponsor olarak belirledik ve onların sponsorluğunda takımlarımız çalışmalarına ve müsabakalarına devam ediyor. Bir de yenilikçi gördüğümüz ve diğer şirketlerde duymaya çok alışık olmadığımız E-Spor Kulübü kurduk.
Daha önce de belirttiğim gibi tüm insan ve kültür süreçlerimizde katılımcılığı çok önemsiyor, çalışanlarımızı duymaya ve dinlemeye gayret ediyoruz. Dolayısıyla bu konularda uzman bir danışman şirket bulduk ve spor kulüpleri ile ilgili tüm süreçler, iç turnuvalar, dış turnuvalar, uluslararası turnuvalar nasıl oluyor, nasıl daha iyisini yapabiliriz diye sorduk. Onlar da bize bazı yönlendirmeler yaptı. Kurumsal mücadelelerde gündem olan 20 adet oyun var. Bu oyunlara isterseniz iç turnuva veya şirketler arası turnuvalardüzenliyoruz dediler. Arkadaşlarımız inceledi, belirli sayıda önceliklendirme yaptı.Organizasyonun önceliklendirdiği ve belirlediği oyunlarda çalışanlarımıza çağrıda bulunduk. Bu arada başvuruları da Enerjisalıların hayatını kolaylaştıran bir self servis çalışan uygulaması olan İkon uygulamamız üzerinden anketlerle topladık, ardından takımları oluşturduk. Hem bireysel mücadeleler hem de takım oyunlarımız var. Dolayısıyla organizasyonun tercihleri ile ekipleri oluşturduk ve ilk kez 2022 yılında bir iç turnuva düzenledik. Yaklaşık 1000’e yakın harika bir katılım gerçekleşti. İç turnuvada biz de öğreniyoruz tedarikçimiz de öğreniyor. Gelişmeye devam ediyoruz.
“E-Spor, jenerasyonlar arasında birbirini daha iyi anlama fırsatı yaratıyor”

Ayşe Uça: Peki kişisel olarak siz video oyunlarına yakın mıydınız, o nasıl oldu?
Yakup Aydilek:
Aslında ben de bir E-Spor oyuncusuyum. Dolayısıyla biraz önce bahsettiğim fiziksel kategorilerin sponsorluklarını liderlerimize verirken E-Spor sponsorluğunu da ben memnuniyetle almış oldum. Fakat şöyle bir durum var; hem E-Spor kulübünün sponsoruyum hem de oyunculardan bir tanesiyim. Biz çalışanlarımıza duyuru yapıp başvuruları toplarken bu kadar talep olacağını düşünmemiştik. Tabii E-Spor söz konusu olduğunda yalnızca video oyunları değil; satranç, tavla gibi bireysel oyunların bunun içinde olduğunu unutmamak lazım. Bundan dolayı aslında tüm jenerasyonlarda, çok fazla kişide ilgi uyandırdı. Turnuvalardaki yönetişim de şu şekilde ilerliyor; iç turnuvalarda şampiyonlarımızı, birincilerimizi, ikincilerimizi hem takım hem de bireysel olarak belirledikten sonra işveren markasına katkı sağlaması için kurumsal mücadelelere giriyoruz. Hem Türkiye içinden şirketlerin hem de globalden şirketlerin katıldığı turnuvalar oluyor. O turnuvalarda aslında unvan, pozisyon, nereden katıldığımızdan ziyade tek bir amaç uğruna odaklanmış bir takım var ortada. Bu unvanlardan sıyrılmış bir takım olma halinin çok fazla artısını gördük. Özellikle takım oyunlarında farklı lokasyonlarda birbirini görme fırsatı olmayan insanlar tanıştı, aralarındaki etkileşim arttı. Mücadeleler dışında da görüşmeye başladılar, departmanlar arasında yeni projeler oluşmaya bile başladı.
Mesela ben İnsan ve Kültür Bölüm Başkanı’yım ama takım ile bir araya geldiğimizde bizim bir tane takım kaptanımız var, ben ise takım üyelerinden bir tanesiyim. Takım kaptanımız ne derse o, biz 5 kişilik bir oyun oynuyoruz ve takım kaptanımızın yönlendirmelerine birebir, harfiyen uyuyoruz. Dolayısıyla hiyerarşinin ve unvanların ortadan kalktığı, hem yöneticiler-çalışanlar arasındaki etkileşimin arttığı hem de jenerasyonlar arasında birbirini daha iyi anlama fırsatının oluştuğu bu durum bizi çok mutlu ediyor.
Bir kişi iş görüşmesinde video oyunları oynamaktan hoşlandığından bahsettiğinde ilginç karşılanabilir.. Ayşe Uça: Sizin buradaki tutumunuz ne oluyor?
Yakup Aydilek: Zirvelerde veya programlarda konuştuğumuz zaman bana veya çalışma arkadaşlarımıza özelden çok fazla mesaj geliyor. ‘Biz böyle uygulamaların Türkiye’de olduğunu pek bilmiyorduk, Enerjisa neler yapıyormuş, daha fazla duyurmanız ve konuşmanız gerekiyor’ mesajlarını adaylarımızdan ve yeteneklerimizden alıyoruz. Aslında bu özgeçmişlerdeki hobiler alanında yeni bir başlık olarak E-Sporu da son yıllarda görmeye başladık. Özellikle dijital yerli olarak bahsettiğimiz Z jenerasyonundan, gelen özgeçmişlerde bunu görüyoruz. İşin ihtiyaçları ve liyakat bizim önceliğimizdir ama bu pozitif veya negatif bir etki yaratmasa da bir sohbet açıyor, bu konuşulduğu zaman da gençlerin ilgisi artıyor.

Ayşe Uça: Enerjisa’nın girişimcilik ekosistemine katkılarından da bahseder misiniz?
Yakup Aydilek: Girişimcilik tarafında az önce de bahsettiğim gibi iç girişimcilerimizi desteklediğimiz bir Nar programımız var, onuncu dönemine başladık. Her dönemde üstüne katarak yeni şeyler öğreniyoruz. Hatta geçtiğimiz dönemden Miote adındaki fikrimiz ilk kez ticarileşti ve şirketleşerek şirket dışına çıktı, bu da bizi çok gururlandırdı. Miote, akıllı sayaç ölçüm sistemleri ve yönlendirme sistemlerine yönelik bir fikirdi. Bunun olgunlaşıp ayrı bir şirket olarak Enerjisa dışına çıkması çok değerli.
Hem lokalde hem de globalde çok büyük yatırım ve girişim ağlarıyla ortaklıklarımız var. Biz mevcuttaki işlerimizi korumak ve teknolojik anlamda dönüştürmek için çabalarken de yakınsayan alanlarda ne tür yatırımlar gerçekleştirebiliriz diye bu fırsatları kaçırmamak için sürekli bir araştırma halindeyiz.

“Maliyet merkezi olarak değerlendirilen İK, değer yaratan İK’ya dönüştü”
Ayşe Uça: Başka ne tür uygulamalarınız var?

Yakup Aydilek: Biz girişim ve inovasyonu çok önemsiyoruz. Bu sene 10. dönemine başladığımız bir iç girişim programı olan ‘Nar’ var. Bir de dış girişimcileri desteklediğimiz ‘İvme’ isimli bir programımız var. 7. dönemdeki projelerimizden birisi olan ‘Meta-Or’ projemizden ise biraz detaylı olarak bahsetmek istiyorum. Yaklaşık 2 sene önce Metaverse, insanlar ve şirketler tarafından çokça konuşulmaya başlanmıştı, arsalar vb. alınıyordu.
Meta evrende neler yapabiliriz diye düşünürken Meta-Or projemiz de bir fikir olarak gelmişti. Bu fikri Enerjisa İnsan ve Kültür ekipleri olarak biz analiz ederek geliştirdik ve hangi uygulamalarımıza adapte edebileceğimize detaylıca çalıştık. Daha önce zaten çevrimiçi mecralarda olan Enerjisa Enerji’nin oryantasyon süreçlerinin tamamını Meta kampüsümüze taşıdık. Bu kampüse de Meta-Or ismini verdik. Bu projede aslında Enerjisa’nın farklı iş kollarındaki alanlarını ve çalışma ortamlarını Meta kampüste modellemiş olduk. Örneğin perakende iş birimimize ait bir mMüşteri Hizmet Merkezimizi birebir aldık ve platforma modelledik. Müşteri Hizmetleri Merkezimide neler oluyor, ne tür hizmetler veriliyor, aynı zamanda Scada merkezimizde şebekeyle ilgili neler takip ediliyor gibi örnekleri oryantasyon programlarında girip canlı bir şekilde deneyimleyebiliyoruz.. Aynı zamanda çalışanlarımızın gezmesi için içeride bir dijital kütüphanemiz bile var. Etkinlik alanlarımız mevcut, farklı lokasyondaki arkadaşlarımız liderleri ve yöneticileriyle burada bir araya gelip etkinlik düzenleyebiliyorlar. Dolayısıyla gerçekten yenilikçi bir uygulama.
Yeni teknolojiler genellikle maliyetli ve uygulama alanları kısıtlı oluyor. Dolayısıyla bunun üzerine çok çalışıp olabilecek en optimum şekilde kampüsü nasıl oluşturabileceğimizi araştırdık. Yeni teknolojilerin adaptasyonu yüksek maliyetler gerektiriyor ama biz hizmet aldığımız tedarikçiyle birlikte öğrenerek öngörülenin çok altında maliyetlerle kampüsümüzü oluşturduk. Arkadaşlarımız şirkette çalışmaya başladıktan sonra içeri giriyorlar, okyanus gözlüklerini takıyorlar ve meta dünyada bu bahsettiğim alanlarda gezme fırsatı buldukları, birbirleriyle etkileşim oluşturdukları hatta avatarlarını oluşturup o avatarlar üzerinden birbirleriyle görüşüp konuştukları bir dünyada buluşuyorlar.Bunun haricinde Enerjisalıların kullandığı self servis uygulaması olan İkon’dan da bahsetmek istiyorum. Çalışanların yöneticilerinden izin almasından ekip arkadaşlarına izin vermesine, bordrosunu görüntülemesinden anketlerin yönetimine, tüm organizasyondan geribildirim toplamaktan ekiplerin takdir-tanıma kapsamında birbirine rozet göndermesine, iç duyurulara kadar bütün İK süreçlerini tek bir mobil uygulamada yönetebildiğimiz İkon uygulamamızı hayata geçirdik ve bunu sürekli geliştirmeye ve yeni modüller eklemeye çalışıyoruz.

İkon uygulaması fonksiyonel, hızlı ve konforlu ama tek artısı bu değil. Gezegenimiz için, herkes için daha iyi bir gelecek için, İK süreçlerindeki kağıt tüketimini ortadan kaldırmış olduk. Çalışanlardan o kadar fazla pozitif geribildirim aldık ki ‘Neden sadece Enerjisa’nın içinde kalsın?’ sorusunu kendimize sormaya başladık. Biz bu uygulamayı alalım, hem enerji sektöründe hem de sektör dışında yaygınlığını artıralım diyerek farklı bir yola da evrildik. Birçok şirket bu uygulamanın satın alımıyla ilgileniyor ve talepler geliyor.
İK olarak öncelikle şirketin stratejisine bakıyoruz, global trendleri gözlemliyoruz, enerji dünyasının nereye gittiğine bakıyoruz ve dolayısıyla bu stratejilerle stratejimizi bağlıyoruz. İkon ile birlikte daha önce maliyet merkezi olarak değerlendirilen İK’nın, değer yaratan bir İK’ya dönüşümü bizi heyecanlandırıyor.