İşlerin yolunda gittiği dönemlerde ortalama bir çalışma ve gayretle yaşamımızı sürdürürüz. Çok yolunda giden bir evlilikte her şey yerine oturmuştur. Eşimizin minimum isteklerini bilir ve onun kırmızı alanına girmezsek, evlilik pekala yürümeye devam eder. Konuya fazlaca dikkatimizi vermeyiz, okul arkadaşlarımızla gerçekleşen yemekler bizi ilgilendirir. Eşimizin yanında hep aynı tişört ve eşofmanımızı giyiyor olabiliriz. Ancak günün birinde eşimizi kaybetme tehlikesi ile karşılaştığımızda, kendimizi toparlar ve onun için ne değer ürettiğimize ve kendisine ne hissettirdiğimize bakarız.

Kriz dönemleri de böyle… Yaptığımız iş, ürettiğimiz ürün birdenbire fayda-değer oranında tartılabilir. Krizlerde ilk vazgeçilen değer yaratamayan ürünlerdir.

Aslında kriz nedir?

Kriz zaten geçmişte gereksiz değer kazanmış, aslında içi boş olan metaların değerinin düşmesi sonucu meydana gelir.

2000’lerde kimi teknoloji şirketlerinin gereksiz yüksek değerlemeler yapılarak satılması ve sonunda balonun patlaması krizi de beraberinde getirdi. Aynı şekilde gayrimenkulün değerlerinin şişirilmesi 2008 krizini getirdi.

Tüm bunlar olurken, bu aktivitenin içinde olan oyuncular gerçeği bilmiyorlar mıydı?

Biliyorlardı ama bir akışa kapılan kitleler, herkesin aynı şeyi yapıyor olması, gerçeğin görmezden gelinmesine neden oldu.

Ülkemizde yaşanan birçok ekonomik krizin farklı tetikleyicileri olsa bile, çok kırılgan olmasının nedeninin Türkiye’nin değer üretmediği, üretiyorsa da bunun dış girdilere fazlasıyla bağımlı olduğudur.

Krize Kimse Hazır Olamaz!

Kriz ortaya çıktığında,  artık buzlu, soğuk ve fırtınalı bir zeminde ve büyük bir olasılıkla hazırlıksız olduğumuz ayakkabılarımız ve kıyafetlerimizle kalırız. Krizin geleceğini öngörsek bile bunun ne zaman olacağını bilemeyiz. Başımıza gelen doğal bir afet gibi hep birlikte şaşkınlık ve panik yaşarız, bu kaçınılmazdır.

Pandemide de böyle oldu, Çin’de ortaya çıktığında sadece uzaktan izlemeye başladık. Hatta bu durumun Türkiye’ye yararlı olabileceğini bile düşündük, ardından tüm dünya ile beraber üzerimize gelen büyük bir dalga ile karşı karşıya kaldık.

Böylesine bir krizi öngörmek ve hazırlıklı olmak mümkün değil ama dayanıklı olabilir miyiz? Buna ve bundan sonra yaşayacağımız krizler önceden hazırlık yapabilir miyiz? 

Evet…

Yaptığımız işin ya da hizmetin katma değeri yüksek ise, vazgeçilme eşiğiniz sizinle eşit konumda olan kişi veya kurumlardan çok daha yüksek olacaktır. Bunun için krizlerden çok önce ve her zaman hazır olmamız gerekmektedir.

  • Yaptığım işi daha iyi nasıl yapabilirim?
  • Hizmet verdiğim müşterime veya iş yerine nasıl daha çok fayda yaratabilirim?
  • Kendi kişisel gelişimimi nasıl sağlayabilirim?
  • Kendi çıktılarımı nasıl ölçümleyebilir ve ilerlediğimden nasıl emin olabilirim?

Bunlar için hava güneşliyken hazır olmamız gerek. Şirketinizle ilgili veya kişisel olarak sorunları, eksikleri, başkalarına ya da rakiplerinize göre eksik olan konuları objektif bir bakış açısıyla bakabilecek analizlere ihtiyacınız var. Kimi zaman şirket körlüğü devreye girer ve problemi göremeyebilirsiniz. İşte böyle zamanlarda “dışarıdan bakan bir göz”ün yardımı gerekebilir.. Bu “dışarıdan bakan göz”ün bir danışman olması da gerekmez.  Müşterilerinizden gelen olumsuz bir geribildirim, sizin en büyük rehberinize dönüşebilir. Hedeflediğiniz iyileştirmeleri tespit ettikten sonra bir plan dahilinde şirket içinde periyodik aralıklarla bir düzeltme veya eğitimle hizmet ya da ürününüzü iyileştirmeniz gerek.

Ardından gelişim ve iyileştirmede de kalıcı bir başarı için bu süreçlerin sürdürülebilir olması gerekiyor. Yapılan periyodik eğitimlerde ölçümleme yapabilmek, sürdürülebilir olmak için çok önemli. Şirket içinde periyodik olarak düzenlediğiniz her eğitimde, bir önceki eğitimden çıkarılan dersleri ve bu bağlamda alınan aksiyonları da takip etmek gerekiyor. Bu noktada doğru sorulara, doğru cevaplar verip, aksiyonları da bu cevaplarla doğru orantılı olarak alabilmek,  işinizi adım adım krizlere dayanıklı hale getirecektir.

Kişisel krizler için de aynısı geçerli, teknolojinin sürekli geliştiği, robotların ve yeni birçok uygulamanın işimizi tehdit ettiği bu ortamda yapmamız gereken her yıl için yapılacak kişisel gelişim planı ve gelişimimizi ölçümlememiz, küçük ve faydalı alışkanlıklar edinmemiz ve bunu sürekli kılmamız.

Tabii ki bunları değerinizi doğru tartacak bir ortamda yapmak ve yaptıklarınızı doğru iletişimle anlatmak en iyi sonucu doğuracaktır.

Yanlış evlilikte iseniz her akşam yaprak sarması da yapsanız fark etmez, bir sarışın ya da spor araba her şeyi değiştirebilir.