DÜNYA’nın İK’sı programımızın bu haftaki konuğu Yaratıcı Yapımcı Nurten Meriçer oldu. Nurten Hanım ile yaratıcı endüstrileri ve bu endüstrilerin Türkiye’deki işleyişlerini konuştuk.
Ayşe Uça: Merhaba, bugün az bilinen, az konuşulan bir alandan bahsedeceğiz; Yaratıcı Endüstriler. Konuğumuz Nurten Meriçer, ReHub Yaratıcı Yapımcısı. Hoş geldiniz.
Nurten Meriçer: Hoş bulduk teşekkür ederim.
Ayşe Uça: Öncelikle ‘Yaratıcı Yapımcı’ ne demek yeni bir şey mi yoksa eski şeylerin yeniden ele alınışı mı?
Nurten Meriçer: Bu yaratıcı endüstriler kavramları hepimiz için yeni sayılabilir ama alt sektörlere baktığımızda çoğunu biliyoruz: reklamcılık, mimarlık, el sanatları, tasarım, film & video & fotoğrafçılık, müzik, görsel sanatlar ve sahne sanatları, yayıncılık, moda, yazılım ve bilgisayar hizmetleri, dijital oyunlar, müzeler ve kültürel miras, radyo & televizyon gibi. Her sektörü tanımlamak için NACE kodu standardı var. NACE kodları o endüstrinin dayandığı bir kaynağa ya da bir üretim sürecine göre tanımlanıyor. Ağaç ve Orman işleri gibi. Yaratıcı Endüstrilerin tanımını yaparken de bu sektörlerin hepsinde üretimin ve ticaretin temelinde ‘fikri mülkiyet’ in yatıyor olması esas alınıyor. Reklamcılık ve mimarlık uzun yıllardır var olan sektörler. Bu sektörler şimdi yaratıcı endüstriler sınıfında ele alınıyor. Mimarın yaratıcı emeği eskiden yaptığı binanın içindeydi. Şimdi ise kendi içinde bir değer olarak ayrılması, fiyatlandırılması ve ticaretinin yapılması mümkün oldu. Reklamcılık ise daha önce hizmet sektörünün altında yer alıyordu ama artık bir reklam filmi sattığı üründen bağımsız olarak kendi başına da bir değeri olduğu için hizmet olarak sınıflandırmıyoruz.
Ayşe Uça: Biz NACE kodunu sadece insan kaynakları yönünden, vergi yönünden ve sosyal güvenlik yönünden biliyoruz. Peki Türkiye’de de yaratıcı endüstrilerin bir NACE kodu var mı?
Nurten Meriçer: Tabii, NACE zaten uluslararası bir tanımlama. Ülke ya da bölge bazında alt kırılımlar farklılık gösterse de asal sektörler yukarıda saydıklarımız. Şu anda Birleşmiş Milletler Ticaret ve Kalkınma Örgütü yaratıcı endüstrilerle ilgilendiği için bu alan daha net bir şekilde tanımlanmış hale geldi ve bunun sonucunda Türkiye Odalar ve Borsalar Birliği’nin bu başlık altında, Kreatif Endüstriler Meclisi adında bir meclis kuruldu ve yasa yapıcıları etkileyebilecek bir statüye de ulaştı.
“Yaratıcı Endüstriler çok eşitlikçi.”
Ayşe Uça: Yaratıcı Endüstriler Türkiye için bir fırsat olabilir. Çünkü uluslararası bir yarışın içinde değiliz, akıllı ve becerikli bir yapımız var. Bunların sorunu ise geleneksel şekilde devam ediyor olması ve ulusal veya uluslararası bir yapıya bağlı olmaması.
Nurten Meriçer: Yaratıcı endüstrilerin bu çıkışı önemli ölçüde dijitalleşmeye bağlı. Yani 2021 yılı Birleşmiş Milletler tarafından Yaratıcı Ekonomi Yılı olarak ilan edildi. Şu anda ise 2030 için oluşturulan stratejilerin içinde yaratıcı endüstriler ile kalkınma modelleri önemli bir yer tutuyor. Bunun nedeni yaratıcı endüstriler çok eşitlikçi. Bir sonraki Netflix’in ya da bir sonraki Spotify’ın Madagaskar’dan çıkma ihtimali var. Çünkü bunun için büyük toprağa, hava ve su koşullarına, sermayeye, büyük yatırımlara ihtiyaç yok. Çok eşitlikçi. Yani dünyanın her yerinde bir fikir ortaya çıkabilir. Bugünkü iletişim ve global dünya koşulları içinde bu fikir artık çok rahatlıkla bütün dünyaya ulaşılabilir hale geliyor. Bugün Himalayalar’da dağdaki bir çobanın tuttuğu bir türkü yarın Venezuela’da dinlenebiliyor. Yani bu global pazarlara ulaşma sınırlarının ortadan kalkması ile yine yaratıcı endüstriler bölgesel kalkınmanın yollarından biri haline geldi.
“İyi bir insan eğitimi yeterli.”
Ayşe Uça: Bu bir yandan da dezavantajlı grupların özellikle kadınların ve gençlerin iş bulması ve onlara iş yaratılması açısından bir fırsat. Türkiye’de bunun örnekleri var mı?
Nurten Meriçer: Geleneksel alanlarla çok bağlantılı olan yaratıcı endüstrilerde bu fırsatlar çok var. Tek ihtiyacımız olan asgari koşul iyi bir insan eğitimi. İş imkanları ve istihdam yaratmak anlamında çok hızlı yol alabiliyorsunuz. Yıllarca beklemeniz gerekmiyor. Az gelişmiş ülkelerin kalkınması birtakım doğal kaynaklarının tüketilmesiyle olabiliyor. Yaratıcı endüstrilerde bunların hiçbirine gerek yok.
“Dünyada görsel içerik ihracatı yapan ikinci ülke.”
Ayşe Uça: Ülke olarak insan kaynağımız, insanımızın çalışkanlığı bizi öne çıkarıyor. Diğer ülkelerdeki insanlara kıyasla şartlarımız zor. Siz ne düşünüyorsunuz?
Nurten Meriçer: Bu başlık altında birkaç sektörde Türkiye ciddi rekabet avantajı elde etmiş durumda. Oyun, sinema ve dizi sektörü bunlara örnek. Birkaç yıl önce yapılan bir sunumdan hatırladığım kadarıyla Türkiye, Amerika Birleşik Devletleri’nden sonra dünyadaki en çok ülkeye görsel içerik ihracatı yapabilen ikinci ülke. Bu tabii ki bu sektörün desteklenmesi anlamında bize önemli fırsatlar açıyor. 4-5 sene önce Gayrimenkul Yatırım Fonu gibi bir Sinema Yatırım Fonu Türkiye’de kuruldu ve işliyor. Cumhurbaşkanlığı tarafından alınan destekleme kararı sonrasında sağlanan avantajlarla ben daha fazla finansman kaynağının bu alanlara yöneleceğini tahmin ediyorum.
“Bizim mikro finansmanımız yengemin bilezikleri.”
Ayşe Uça: Yaratıcı sektörler için bir fon, bir platform olması ya da bir mikro kredi sistemi olması gerekiyor. Türkiye’de böyle bir sistem ne yazık ki yok. Sizce neden kimse bu alana yönelmiyor?
Nurten Meriçer: Mikro finansmandan ziyade melek yatırımcılar bu yaratıcı alanlarda biraz daha etkili. Çünkü onlar fikirle çalışmaya daha açıklar. O yüzden ben mikro finansmandan ziyade yaratıcı endüstrilerde melek yatırımcıları veya fikre açık finans kaynaklarını daha destekleyici buluyorum. Bilirsiniz ki Türkiye’de mikro finansman her zaman ‘yengemin bilezikleri’dir. Onu ihmal etmemek lazım, her türlü ciddi yatırımın arkasında bir ‘yengenin bizeliği’ bulunur. Bu sektörün yapısı gereği mikro işletmeler ve KOBİ’ler çoğunlukta olduğu için finansmana ve pazarlara ulaşma anlamında kümelenmeler çok önemli. Bu nedenle Sanayi Bakanlığı’mızın yürüttüğü projeler sektöre öncülük ediyor. Şu anda yürütülen 5 proje kapsamında yaratıcı endüstrilerde çalışan kişi ve işletmelere önemli önemli destekler sağlanacak. Bu bağlamda İstanbul’da 2, İzmir, Ankara ve Kütahya’da da birer yaratıcı endüstri merkezi kuruluşu gerçekleşecek. İstanbul’daki ilk merkez, IDEA4Istanbul projesi çerçevesinde şu anda İstanbul Sanayi Odası liderliğinde endüstriyel tasarım alanında kuruluyor. İkinci sırada İzmir Ekonomi Üniversitesi liderliğinde yürütülen Create in İzmir var. Bu başlık altında kurulacak dijital merkezde Oyun, Yazılım, Film ve Tasarım sektörlerinden KOBİ’lerin desteklenmesi hedefleniyor. İstanbul’da kurulacak Kadir Has Üniversitesi Yaratıcı Endüstriler Platformu ise film, video, televizyon alanında çalışan küçük işletmelere hem yapım hem de dağıtım alanında destekler sunacak. Kütahya 2019 yılından bu yana UNESCO Yaratıcı Şehirler Ağı içinde yer alıyor. Burada kurulacak merkez ise Kütahya’nın bu ağ içindeki yerini güçlendirmek için bölgedeki yaratıcı endüstrilere hizmet verecek. Son olarak ODTÜ önderliğinde Ankara’da kurulacak merkez ise yine dijital oyunlar, giyilebilir teknolojiler ve dijital film yapımcılığı alanlarında teknoloji geliştirecek kişi ve işletmeleri bir araya getirecek.
Ayşe Uça: Çok teşekkür ediyorum, benim açımdan harika bir sohbet oldu.
Nurten Meriçer: Bu fırsatı verdiğiniz için ben de çok teşekkür ederim.
Söyleşinin video haline aşağıdan erişebilirsiniz: