Nasıl Bir İK programımızın bu haftaki konuğu Getirİş Direktörü İrem Namlısoy. İrem Hanım ile Getirİş hakkında konuştuk.

İrem Namlısoy

Ayşe Uça: Bu kadar hızlı büyüyen, teknolojik ve göz önünde bir şirkette çalışmak nasıl bir duygu?

İrem Namlısoy: Getir, kendi ismiyle dünyaya yayıldı ve yurt dışına açılırken de ismini değiştirmeyi düşünmedi. Çünkü Getir’in genel bakış açısı Türkiye’den de çok iyi bir teknoloji işinin çıkıp, çok büyük kullanıcı kitlesine ulaşabileceği inancıydı. Hâlâ da bu inançla çalışmaya devam ediyoruz. Ben Getir’e katıldığımda şirket henüz 4 yaşındaydı ve sadece İstanbul’da hizmet veriyordu, bir unicorn değildi. Yıllar içerisinde fikrin iyi olması, çalışanların iyi olması ve doğru yeteneklerin seçilmiş olmasıyla şimdi dünyada bilinen, büyük global bir şirket haline geldi. Türkiye’den böyle bir işin çıkması ve bunun bir parçası olmak büyük bir gurur.

“Daha esnek olursanız start-up’ların hamuruna uyuyorsunuz”

Ayşe Uça: Start-up deyince benim aklıma gelen çok çalışmak ve aynı anda birçok işi yapmak. Kurumsaldan gelmiş birisi olarak siz ne düşünüyorsunuz?

İrem Namlısoy: Start-up’ta başlayıp kurumsala geçen de oluyor. Ben Vodafone’da başladım, yaklaşık 6 sene çalıştıktan sonra orada öğrenimimi ve misyonumu tamamladığımı düşündüm ve ayrıldım. Sonrasında kariyer.net’e geçtim ve 1,5 yıl da orada çalıştım. Aslında kariyer.net de Türkiye’nin en eski start-up’larından biri.

2019 yılında Getir’e geldim. Ben buradaki dinamizme, enerjiye, her gün bir şeylerin sıfırdan başlamasına çok alıştım. Bu unsurlar bir yandan da esneklik gerektiriyor, daha esnek olursanız start-up’ların o hamuruna uyuyorsunuz. Şirket bir anda büyümüyor. Şirketlerin evreleri oluyor. Getir 8 senedir faaliyet gösteren bir şirket. İlk 4 yılında şirketin büyümesi için, sonraki 4 yılda dünyaya açılmak, Türkiye’de büyümek ve daha çok kullanıcıya ulaşmak için çalıştık. Muhtemelen bir sonraki evrede de bu büyüklüğü korumak için çalışacağız.

“Bizim için en önemli şey doğru insanla çalışmak”

Ayşe Uça: Getirİş’in direktörlüğünü yapıyorsunuz. Getirİş aslında aldığınız bir start-up’ın tekrardan büyütülmesi gibi mi?

İrem Namlısoy: Getir’in içinde Getirİş gibi birçok hizmet var. Bir yıl önce Getirİş’i Getir’in içinde kullanıcılara sunduk. Bu fikir uzun zamandır vardı aslında. Getir’in diğer hizmetlerine göre farklı bir iş, çünkü biz insanlara market, yemek alışverişi gibi hep fiziksel bir şey götürüyoruz. Getirİş ise fiziksel değil insanlara duygusal çok büyük bir yardımda bulunduğumuz bir iş diyebiliriz. Bir yandan GetirYemek ve GetirÇarşı’dan bildiğimiz çok fazla restoran ve esnaf ekosistemimiz de var ve buralardan biliyoruz ki bizim için en önemli şey doğru insanla çalışmak.

Özellikle mavi yakayı ve dışarıyı düşündüğümüz zaman insanların özellikle İstanbul gibi metropollerde yakından iş bulmaları önemli ki daha uzun, daha mutlu, daha kolay bir şekilde çalışsın. Getir için önemli nokta en hızlı şekilde teslimat yapmak, bu yakınlık fikri de Getir’in DNA’sında olduğu için en önem verdiğimiz şey hem işverenlerin en hızlı şekilde adayları bulmaları hem de adayların en yakın işe en hızlı şekilde ulaşmaları.

Ayşe Uça: Hangi sektörler Getirİş’i kullanıyor?

İrem Namlısoy: Hem Getir’in ekosisteminden dolayı hem de Türkiye’nin işveren ve iş arayan yoğunluğu fazla olduğundan dolayı paralel gittiğini düşünüyoruz. Yeme içme sektörü, kurye sektörü ve satış-pazarlama çok baskın. Getirİş’in şöyle farklılaştığı bir nokta var: Getirİş içinde sadece işveren olarak var olmuyorsunuz. İşveren olarak siz ilan açıp adayınızı da arayabilirsiniz. Aynı şekilde adaylar da kendilerine uygun ilanlara başvurmanın haricinde kendileri de ilan verebiliyorlar. İşverenler de adaylara başvuru yapabiliyor gibi düşünebiliriz. O yüzden iki tarafın da kendini daha net bir şekilde var edebildiği bir platform diyoruz.

Bir yandan baskın olmayan ama ön plana çıkardığımız bir hizmet tarafı var. Örneğin el emeğinizi paraya çevirmek isteyebilirsiniz. Öğretmensinizdir, özel ders vermek isteyebilirsiniz. Bu gibi birçok ilana da ortam sağlıyoruz ve ilanların yaklaşık %15’nin bu kategoride olduğunu söyleyebilirim.

Ayşe Uça: Hizmetinizin gelir modeli nedir?

İrem Namlısoy: İlk sene için kendimize bir gelir modeli tasarlamamıştık. Ne işverenden ne de iş arayandan hiçbir ücret talep etmiyoruz. O yüzden işverenler şu an için istedikleri kadar ilanı ücretsiz bir şekilde Getirİş’ten açabiliyorlar. Bunun sonrasındaki aşamada yine pazardaki gibi ilanları veya verdiğimiz hizmetteki bazı parçaları ücretlendirmek gibi gelir yöntemlerine muhtemelen geçiş yapacağız.

Ayşe Uça: TÜİK’e göre genç işsizlik oranı yüzde 20,1. Getirİş, iş yaşamına geri dönüş gibi ilk adım olabilir mi?

İrem Namlısoy: Açıklanan verilerin haricinde o verilere girmeyen ama o işe ihtiyacı olan büyük kitleler de var. Getirİş açıldığından beri bunun karşılığını görmeye çalıştık. Bunun büyük kısmını öğrenciler oluşturdu. Staj veya part-time iş arayan kişiler çoğunluğu oluşturuyordu. Öğrenciler için de aradıkları işin yakın olmaları çok önemli çünkü tek bir takvimleri yok. Diğer yandan kadınlar için de büyük kesim ev hanımı olarak görünüyor ama bu insanların çalışmayacağı anlamına gelmiyor. Evde yemek yapıp satanlar, el işlerini yaparak bunu kazanca dönüştürenler de var. Getirİş, çift taraflı gelişime açık bir kanal.

Ayşe Uça: Getir’deki diğer hizmetlerin çoğu tek seferlik bir şeye dayanıyor. Olay biraz İnsan Kaynaklarına dönünce farklı unsurlar doğuyor. Bunlar hakkında nasıl ilerliyorsunuz?

İrem Namlısoy: Kullanıcılarımızın güvenliği bizler için hep ilk öncelik oldu. Getir var olduğundan beri olası olumsuzlukları anlamaya yönelik algoritmalar üzerinde çok çalıştık. Tecrübelerimizi alıp, Getirİş’te ne yapacağımızı düşündük ve ona göre hareket ettik. Bizim de sistemin de öğrendiği bazı şeyler oldu. Biz Getirİş olarak tehlikeli bir durum yaşamadık. Kontrollerle ve sistemleri geliştirerek böyle şeylerin yaşanmaması için çalışıyoruz.

Biz kullanıcıların telefon ve e-posta adreslerini birbirleriyle paylaştırmıyoruz. İnsanlar tamamen güvenmedikleri için birbirleriyle paylaşmak istemiyorlar. Uygulamanın içinden sizin başvurunuzu kabul ettikten sonra size mesaj gönderebiliyorum, sesli veya görüntülü görüşme gerçekleştirebiliyoruz. Bunlar uygulama içinde gerçekleştirdiğimiz için kimsenin bilgilerini paylaşmamıza gerek kalmıyor.

“Ana amacımız her iki tarafın da en doğru adayı bulması”

Ayşe Uça: Getirİş’in gelecek planı nedir?

İrem Namlısoy: Ana amacımız her iki tarafın da en doğru adayı bulması. Bunun için algoritma ve veri tarafına çok önem veriyoruz. Kullanıcıların birbirleri hakkında yorum yapması ve değerlendirmesi. Bunları bir puan üzerinden onlara göstermek. Servis tarafında ise, çilingir temizlik vb. onların da oylanması puanlanması ile onları öne çıkararak iki tarafın bir araya gelmesini sağlayacağız.

Şu anda Getirİş sadece mobilde mevcut. Mağazası olan birçok şirketin kullandığını da gördük. Buradaki İK’cılar bu tür işleri bilgisayardan ve web’den yapmaya daha alışıklar. Onlara da kolaylık sağlayabilmek için büyük bir web platformu yolda.

“Getirİş, kariyerimde yeni bir dönem başlattı”

Ayşe Uça: Sizin kariyer yolculuğunuz nasıl başladı?

İrem Namlısoy: Bilgi Üniversitesi İşletme ve Ekonomi mezunuyum ama pazarlama tarafı hep ilgimi çekmişti. İletişim, reklam; o iletişim ve reklamın gücüyle ürünün daha çok kullanıcıyla buluşması gibi konulara kafa yormaya başlamıştım. Mezun olurken de 4. sınıfta Vodafone’da staja başladım. Mezun olduktan sonra 5 sene Vodafone’un pazarlama ekibinde çalıştım. Orası da pazarlama anlamında iyi bir okul oldu çünkü Vodafone’un da büyüdüğü ve pazarlama anlamında çok yatırım yaptığı bir dönemdi. Sonrasında pazarlamanın yanında ürün yönetiminin de içinde olduğu bir kariyer.net maceram oldu. Orada da Getirİş’e benzer bir uygulama olan İşin Olsun’un lansmanında ve büyümesinde rol oynadım. 2019 yılında ise Getir’e yine pazarlama şapkamla geçtim. Pazarlama altında İş Birliği ekibinde liderlik yapıyordum. 1,5 sene önce de Getirİş fikri ortaya çıkınca da Getirİş’in liderliğine geçtim. Böylece işin bir kısmından değil bütününden sorumlu oldum. Bu da kariyerimde yeni bir dönemi başlatmış oldu.