Fil gibi cüsseli, koyun gibi savunmasız ya da insan gibi acımasız bir zekâya sahip olmak fark etmez. Milyonlarca yıldan beri, her memeli türün DNA’sına işlenmiş ortak yaşam reflekslerinden biri; grup halinde yaşamak oldu. Grup içinde kabul gören kötü fikir ya da davranışlar, aforoz edilme korkusu ağır bastığı için çoğu zaman kabul edilir. Peki, sürüden ayrılanı gerçekten kurtlar mı kapar?

Geçen hafta içinde; yaklaşık 3 aydır, haftada 12 saat birlikte çalıştığımız grup ile çalışırken başımızdan bir olay geçti. Birlikte çalışmamızdan dolayı birbirimize bağlılığımız oldukça yükselmiş, gruba özgü şakalar-jargonlar oluşmuştu. Gruptan olmayan bir arkadaşımız, bir sebepten toplantı esnasında yanımıza geldi, söylediğimiz bir söz ve ardından gelen yorumlarımız karşısında, gözleri yaşararak hızla yanımızdan uzaklaştı. Hepimiz donup kalmıştık. Niyetimiz onu üzmek değilken, onu fazlasıyla üzmüştük. Ardından, aslında ne olduğunu konuşmaya başladık. Ben, benim yaptığım yoruma alındığını düşündüm, diğeri “Acaba bana mı alındı?” dedi, bir diğeri “Ben de şöyle bir yorum yaptım!” dedi. Çalışmamız bittikten sonra yanına gidip “Sanırım bana alındın. Ben şöyle bir şey söyledim…” dediğimde, -belki de patronla  yüzleşmemek için- “Hayır, ben diğer kişinin söylediğine alındım.” dedi.

Bir sonraki çalışmamızda bu konuyu gündeme getirip gerçekte ne yaptığımızı değerlendirdik. Aramızda oluşan grup enerjisi ve birlikteliği ile her birimiz, bizimle aynı ortamı paylaşmayan kişiye birbirine benzer şakalar yapmış ve yaparken de çok eğlenceli bulmuştuk. Şakalar komik bile değildi. Bu yaptığımız grup psikolojisi ile karşımızdaki kişiyi ezmek niyetiyle yapılmamış bir şeydi. Kalabalık bir grubun, grubun varlığından güç alarak rahatlıkla mobbinge yeltenmesinden başka bir şeydi.

O günden sonra grup düşünme üzerine biraz kafa yordum, hele özellikle grup halinde organizasyonumuz için önemli kararlar alma aşamasındayken.

Grup Düşünme (Groupthink) Nedir?

Wikipedia’da groupthink olarak geçen bu tanım şöyle: Grup içersinde oluşmuş uyum veya uyum içine olma arzusu ile mantıksız ve işlevi olmayan bir karar verme ile sonuçlanan bir fenomen. Grup içerisinde zamanla oluşmuş bağlılık, üyeler arasında ne olursa olsun anlaşmaya varma eğilimi yaratarak, grup üyelerinin benzer kararlar vermesi ile sonuçlanır.

Grup Düşünme Tehlikeleri Neler Olabilir?  

Organizasyon özgür düşünebilen bireylerden oluşuyor. Ancak zaman içinde bir organizasyon içinde oluşan gruplar kendi ortak düşüncelerini dayatabilir ve sonunda bireyler gruptan farklı düşünebilmekten ve kendi düşüncelerini açıklamaktan kaçınmaya başlarlar. Özellikle grup içinde etkin olan bir baskın karakterin olması bu durumun oluşmasına neden olur. Siyasi partilerde ya da askeri topluluklarda bunun olması kaçınılmaz. En sonunda mantıksız, sağlıksız ve etik olmayan kararlar bu şekilde rasyonel hale getirilerek birçok felaketin önü açılır.

Şirketler açışından duruma baktığımızda ise bu fenomen yaratıcılığı, bireyselliği bastırarak, organizasyonu felakete götürecek kararların başlangıcı olabilir. Bunun için mantıksız kararlar verebilen karizmatik bir kişi bile yeterli olabilir. Özellikle zaman içersinde grup içinde bulunan bireyler özgür düşüncelerini belirtmekten kaçınmaya başlar ve bir çeşit “kabul görmeme korkusu” yaşarlarsa artık son dönemeç geçilmiş olabilir.

  • Organizasyon hakkında gereksiz bir biçimde olumlu düşünce oluşabilir ve sonunda grup gereksiz riskler alabilecek bir cesarete erişebilir.
  • Etik değerler konusunda birbirini ikna edebilir ve etik dışı davranışlar haklı çıkma rahatlığı içinde ele alınabilir. Adaletsizlikler hoş görülmeye ve sonunda sıradan davranış haline gelmeye başlayabilir. Hem de kısa bir süre içinde.
  • Grup içinde benzer, güçlü karakterler olması grup içindeki çeşitliliği imkânsız kılmaya başlar ve yaratıcılık kasları zayıflar.

Bir organizasyonda grup düşünmenin önüne tamamen geçilebilmesi mümkün değil. Uzun süre birlikte çalışan ve sıkı grup enerjisi ile beslenen, grup olmaları sürekli desteklenen bir grubun grup düşünme sınırlarını tamamıyla aşabilmesi çok zor. Ancak felaketleri ve geriye gidişi önleyen tamponlar gerekebilir. Peki, bu tamponlar neler olabilir?

Felaketi Önleyen Tamponlar Neler Olabilir?

  • Dışarıdan sağlanan bağımsız danışmanlıklar

Organizasyona zaman zaman dışarıdan farklı fikirlerin girmesi bizleri kendimize getirir. Doğru ve donanımlı danışmanlardan alınan hizmetin değeri çok büyüktür. Bu danışmanlıklar teknik, yönetim, insan kaynakları, finansal ve mali konularda olabilir. Herhangi bir alanda alınan danışmanlık hizmetinin yarattığı etki, ham bir vücutla spor yaptığımızda çalışan kasalarımızın ağrısına benzer.

  • Liderlerin bu konuda sürekli uyanık olması gereklidir

Liderlerin karakteri ve demokratik yaklaşımları, bu tür oluşumu engelleyen en önemli etmendir. Liderlerin kişisel farklı fikirleri desteklemesi, bu tür düşünce sistematiklerini beslemesi ve kuvvetlendirmesi gereklidir. Farklı fikir üreten çalışanı açıkça ödüllendirmesi ve hatta kendi fikrine aykırı fikirleri kucaklayabilmesi çalışanlara gösterge olacaktır.

  • Normların dışına çıkmak

Organizasyon içinde zaman zaman şeytan avukatları yaratmak ve değişik projelerde farklı bir kişiyi şeytanın avukatı olarak seçmek, onun fikirlerini dinlemek ve alternatif olarak konuşmak mantıklı olabilir.