DÜNYA’nın İK’sı programımızda bu haftaki konuğum Selim Utku oldu. Utku, insan kaynakları direktörü, ancak bir iş profesyoneli olmanın dışında çok önemli sosyal sorumluluk görevleri de üstleniyor. Profesyonel iş kariyerinde kimi zaman bağlı olduğu kurumlar değişse de, sosyal sorumluluk görevlerini de beraberinde taşıyor. Futbol, voleybol gibi birkaç spor alanında amatör olarak faaliyet gösterdikten sonra, en büyük tutkuyu koşuda bulmuş ve bunu da sosyal sorumluluk projeleri ile buluşturmuş bir isim. Biz de, bu hafta Selim Utku ile kurumların, sosyal sorumluluk projelerine bakışını konu aldık.

Selim Utku

Ayşe Uça: Uzun yıllar önce tanışmıştık, müşterimizdiniz. Siemens, Atos gibi firmalarda bulunmuştunuz. O dönemlerde iş hayatının haricinde KORUNCUK Vakfı ile tanıştırmıştınız beni. Bu bana çok sıcak, çok sempatik gelmişti. Sizin sayenizde sosyal sorumluluk projelerine bakış açımı çok değişmişti. O dönem, KORUNCUK Vakfı’nın koşularına katılıyordunuz. Vakfı biraz daha inceleyince, çok etkilenmiştim ve akabinde ben de, KORUNCUK Gönüllüleri arasına girmiştim. Buradan tekrar teşekkür etmek istiyorum size. Şu an kariyer sayfanızda başka bir yerde devam ediyorsunuz. Hala sosyal sorumluluk projelerine devam ediyor musunuz?

Selim Utku: 10 yıldır sosyal sorumluluk projeleri ile uğraşıyorum. Daha doğrusu 10 yıldır sosyal sorumluluk projelerinde koşuyorum. Uzun yıllardır masa tenisi, futbol, voleybol gibi birçok spor faaliyeti içinde bulundum. Ancak en çok sevdiğim spor, koşu oldu. Çok fazla ekipmana ve sahaya ihtiyacınız yok. Sadece açık havada, tek başınıza da yapabileceğiniz bir spor. Ancak daha keyifli olanı ise, bu sporu sosyal sorumluluk projesi adına yapabilmek… Yaklaşık 10 yıl kadar önce şirketimizin yönetim toplantısında, genel müdürümüz bir konuk davet etmişti. Konuğumuz toplantıya eşofmanla gelmişti ve ultra maratona katıldığından bahsetmişti. Birçok da başarısı vardı bu alanda. O günden sonra özellikle koşuya daha çok merak sardım ve yine tam o sıralarda şirketimizde bir koşu takımı kuruluyordu, ben de hemen dahil oldum. Aynı zamanda da koşarken sosyal sorumluluk projelerine katılmanın ne demek olduğunu, yine o dönemde gördüm. KORUNCUK’un da birlikte çalıştığı “Adım Adım” diye bir oluşuma katıldık. Koşudan önce KORUNCUK’un dezavantajlı çocuklar için yaptığı KORUNCUK evlerini ziyaret etmiştik. Bu ziyaretimizde, çocuklarla birebir iletişim kurma fırsatını yakaladık. İşte ondan sonra ne için koşacağımızı çok net bir şekilde görebildik. O gün, bugündür de elimden geldiğince destek sağlamaya devam ediyorum.

Ayşe Uça: Datassist Bordro Servisi olarak, birçok şehirde gerçekleştirdiğimiz İşvereni Yakan Sorular adlı seminer etkinliklerimiz oluyordu pandemi öncesine kadar. Hem ben, hem şirketim de KORUNCUK gönüllüsü olduğumuz için, farklı farklı şehirlerde verdiğimiz seminerlerde, KORUNCUK Vakfı’nın tanıtımını yaptık ve onlar için bağışlar topladık. KORUNCUK’un iyiliği bize de böyle bulaşmıştı. Şu anda devam ettirdiğiniz başka bir sosyal sorumluluk projesi daha var sanırım, nedir proje anlatabilir misiniz?

Selim Utku: Ben her sene koşulara katılıyorum. Her sene iki büyük koşu oluyor. Bunlardan birisi İstanbul’da diğeri ise Antalya’da gerçekleşiyor. Hatta bu koşular sayesinde Antalya’yı sevdim ve Antalya’ya taşınma kararı aldım. Ancak bu sene pandeminin etkisiyle durum biraz daha farklı bir hal aldı. Koşular oldukça kalabalık oluyor. Haliyle maskeyle de koşamıyorsunuz. Ancak ben yine de bu koşuya katılmaya karar verdim. Koşuya kalabalık bir grup ve seyirci alınmayacağı bildirilmişti zaten. Önceki senelere göre haliyle biraz daha az katılımcıyla tamamlandı. Ancak yine de çok keyifli geçti. Koşuda en keyifli an bitiş anıdır. Koşu tamamlanınca çok mutlu oldum.

Ayşe Uça: Koşuya katılmak için herhangi bir yaş sınırı var mı?

Selim Utku: Üst yaş sınırı yok. Ancak gerekli sağlık kontrolleri gerekiyor.

Ayşe Uça: Peki, siz bu sene hangi kuruluş için koştunuz?

Selim Utku: Şirket içinde takım kurduk ve takımca aldığımız karar doğrultusunda da, Türk Eğitim Gönüllüleri Vakfı (TEGV) adına koştuk. Bağışları da yine aynı vakıf için topladık.

Ayşe Uça: Bağış süreci nasıl işliyor?

Selim Utku: Az evvel de adından bahsettiğim “Adım Adım” diye bir oluşum var. Bu oluşum tüm STK’larla koşucular arasındaki bir ara yüz. Herhangi bir dernek ya da vakıf değil, bir oluşum olarak adlandırılıyor. adimadim.org internet sitesinden kendi kampanyanızı oluşturup, hangi STK’ya destek sağlayacağınızı belirtiyorsunuz. Yapılan bağışlar direkt olarak STK’nın banka hesabına yatırılıyor. Bizler de koşu ile bu konuda farkındalık oluşturuyoruz. Ne kadar farkındalık oluşturursam, o kadar önemli benim için. Ben bağıştan çok, farkındalığa önem veriyorum.

Ayşe Uça: Farkındalığı fazlasıyla da sağlıyorsunuz. Ben de önce İşvereni Yakan Sorular, şimdi de DÜNYA’nın İK’sı programında bu vakıflardan bahsederek, sizin sayenizde farkındalığı artırmaya çalışıyorum.

Selim Utku: Siz de kesinlikle artırıyorsunuz.

Ayşe Uça: adimadim.org’ta bireysel ve kurumsal olarak bağış kampanyası açılabiliyor mu?

Selim Utku: Evet açılabiliyor. İlgili STK’lar, mesela bir çocuğun bir yıllık eğitim ya da temel ihtiyaç masrafını belirliyor. Hedefler de ona göre belirleniyor. İşvereni Yakan Sorular etkinliğiniz ile Antalya’ya gelmiştiniz. Orada KORUNCUK adına bir bağış kampanyası yaptığınızı görünce, çok mutlu olmuştum. Benim vesile olduğumu söylemiştiniz orada, bu beni çok etkilemişti.

Sosyal Sorumluluk Projelerinin Şirket İçi Yansımaları

Ayşe Uça: Gerçekten iyilik bulaşıcı… İyilik insana, kendini iyi hissettiriyor. Kurumlardan hariç, bireysel olarak da bir şeyler yapmamız gerekiyor. Gelir dağılımı oldukça dengesiz. Çok uluslu birçok şirket, birçok devletten büyük ve bu şirketlerin bulundukları çevreye ve insanlara karşı birtakım sorumluluklar taşıması gerekiyor. Ben bu programda daha çok bireysel katılımdan bahsetmek için sizi ağırlamıştım. Ancak kurumsal tarafı da sormak istiyorum. Biliyorum ki, siz de çok büyük kurumsal firmalarda bulundunuz. Kurumsalda sosyal sorumluluğu nasıl değerlendiriyorsunuz?

Selim Utku: Sosyal sorumluluk, günümüz jenerasyonun çok önemsediği bir konu. Kendimden örnek vereyim. Bir koşu takımı kurarsanız, belirli aralıklarla antrenmanlar yaparsanız ve bunu da sosyal sorumluluk gibi bir iyilik çatısı altına alırsanız şirket içinde ciddi bir ilişki düzelmesi elde ederseniz. Şirket takımınız bir hafta sonu koşu etkinliğinde bir araya geldikten sonra, pazartesi günü işlerine döndüklerinde, aktivitenin verdiği mutluluğun yanı sıra birbirine daha çok sevgi besleyen personeller haline gelir. Çalışanların birbirlerine bakışı, yöneticilerine bakışı çok daha pozitif oluyor. Bu tarz etkinlikler şirketin havasını ve iş yapış şeklini çok değiştiriyor.

Ayşe Uça: Güzel bir kombinasyon, çünkü birçok şirketin ekip çalışmasını pekiştirmek için çeşitli aktiviteler yaptığını görüyorum. Bunu iyilikle bağdaştırmak o kadar güzel bir şey ki… Çalışanlara verdiği doygunluğun da çok farklı olduğuna eminim. Bu konuyla ilgili kişisel bir gözleminiz var mı?

Selim Utku: Ben her gittiğim şirkette bir koşu takımı kuruyorum. Şu an çalıştığım şirkette koşu takımımızın ikinci yılı. En son iki hafta önce Antalya’da gerçekleştirdiğimiz koşudan sonra, bir takım arkadaşım yanıma gelerek “Benim geçen seneki koşudan sonra hayatım değişti.” dedi. “Yaptığımız bu kampanya ve koşuyor olmak, beni iyi yönde çok daha farklı bir insan yaptı.” dedi. Aldığım bu geri bildirim beni çok mutlu etti. Ne kadar çok insanın bu farkındalığa kavuşmasına vesile olursam, ben de amacıma ulaşırım diye düşünüyorum.

Pazarlama Departmanı İçin Sosyal Sorumluluk Projesi Olamaz

Ayşe Uça: Çok büyük şirketlerin yaptığı sosyal sorumluluk projelerinin, kuruma bir kaldıraç etkisi sağladığını da görüyoruz. Örneğin IKEA’nın mülteci çocukların yaşam koşullarını iyileştiren projesi, Coca-Cola’nın temiz suya erişim projesi, Google’ın yenilenebilir enerjiyi destekleyen projeleri kurum büyüklüğü ile ilgili bir kaldıraç etkisi oluşturuyor. Ancak bir de, yapmak için yapılan kurumsal sorumluluk projeleri de bulunuyor. Bunun için düşünceleriniz neler?

Selim Utku: Evet, maalesef yapmak için yapılan sosyal sorumluluk projeleri de oluyor. Burada yapılacak sosyal sorumluluk projesinin çok iyi bilinip, özümsenmesi lazım. Amacına yönelik çıktıları elde ettikten sonra, tabii ki işin pazarlama kısmı da olacak. Ancak pazarlama için sosyal sorumluluk projesi içine dahil olmak, bana göre doğru bir davranış değil.

Söyleşinin video haline aşağıdan erişebilirsiniz.