Salgından sonra ofiste ne giyeceğiz?

Sabah ne giyeceğim derdinin olmaması özellikle biz çalışan kadınlar için bir boşluk anlamına geliyor. Gardırobumuzdaki birçok ofis kıyafeti neredeyse iki mevsimdir dokunulmamış durumda bekliyor. Ben salgının başından beri kendimi bir disipline sokmak anlamında her gün makul sayılabilecek bir kıyafet ile güne başladım ve kişisel bakımıma her şeye rağmen özen gösterdim. Ofise gittiğimiz belli günlerde, artık elim hepimiz tarafından alışılmış, belli kalıplardaki ofis kıyafetlerine gitmedi. Bu ofisin büyük kısmının zaten orada olmaması, herhangi bir toplantı olasılığının olmaması, müşterimizi ziyaret olasılığının olmaması ile açıklanabilir. Ofise giden personelin genel duygusu şu oluyor “Bu salgın şartlarında, bulaşma olasılığını göze alarak, birçok zorluğa göğüs gererek ofise geldim, ne giyiyorsam katlanın.”  Dolayısıyla ofis kıyafetleri şu sıralar rahat eşofmanlar, taytlar ve çeşitli tişörtlerden oluşuyor. Ofis adeta bir pilates merkezine benziyor.

Giyim tarzı sadece üzerimizi örtmek, soğuktan ya da sıcaktan korunmak anlamına gelen bir durum değil. Kendini ifade etme biçimi olmuş yüzyıllar boyunca. Modanın seçimlerimiz üzerinde bu kadar etkin olmadığı, kapitalizmin tüm dünyayı etkisine almadığı dönemlerde kendini ifade biçimi kişisel değil, çoğunlukla belli normlara göre yapılıyormuş. Sınıfların egemen olduğu toplumlarda, belli sınıfların giymek zorunda olduğu kıyafetlerinin olduğu ve bunun yüzyıllar boyunca değişmediğini biliyoruz. Kimi toplumlarda kişinin hangi milletten olduğu ya da medeni durumunu belirten kıyafetler giymesi zorunluluğu olduğu dönemler geçiyor. Bir dönem ise Avrupa’da, aristokratların kıyafetleri o kadar zor giyilebilir ve hareket kabiliyetini kısıtlar hale geliyor. Ancak burada verilmek istenen bir mesaj var. “Ben çalışmak zorunda değilim, işçi sınıfına ise hiç mensup değilim! Bakın bu kadar yaka, volan ve vakta ile çalışamayacağımı görüyorsunuz.” Sonrası sanayi devrimi, kitle iletişim araçlarının yaygınlaşması ve dünyanın üç aşağı beş yukarı benzer kıyafetleri giymesi bir norm oldu.

Şimdi de üniformaların meslekler üzerinde bir çeşit giyim kuralları mevcut. Bankacılar ve finans kuruluşlarının çoğu her daim kravatlı takım elbise ve giymesi beklenirken, farklı ofis çalışanlarından bu kadar özen beklenmiyor. Birçok kurumsal şirket ofis içinde giyim tarzı konusunda belirleyici, en azından sınırlayıcı olurken, kobilerde bu konu fazlasıyla önemsenmiyor ya da patronun eleştiri veya uyarıları bu konularda belirleyici oluyordu. Biz kadınlar için bir dönem etek ceket takım elbise giymek neredeyse ofis kuralıyken, son yıllarda bu konudan oldukça uzaklaşıldığını, ofis kıyafetlerinin gittikçe daha rahat ama yine belli normlarda kaldığını görüyoruz.

Şu meşhur laf “Free Friday” olayı tüm dünyayı etkisi altına aldığı gibi bizi de sardı ve sonunda “smart casual” neredeyse ofislerin genel giyim tarzı olmaya başlamıştı. Bunun en büyük nedenlerinden biri dünya devleri haline gelen IT sektörü oldu. Kısaca FAANG diye adlandırılan Facebook, Amazon, Apple, Netflix, Google gibi ünlü global şirketler ekonominin gidişatını belirlediği gibi, giyim tarzımızı da belirledi. Apple’ın efsane kurucusu Steve Jobs bir siyah jean ve tişört dışında başka bir şey giymiyordu ve kendisine öykünme bu değişimde oldukça etkili oldu. Facebook CEO’se Mark Zuckerberg’i ise neredeyse her zaman (Veri koruma ihlali nedeniyle mahkemeye çıkmadığı zamanlarda) gri tişörtü ile görüyoruz. İşte bunlar salgından önceki zamanlarda ofisleri bıraktığımız dönemlerdi.

Ofise dönüşümüz nasıl olacak? Evden çalışmanın, en azından belli sınırlar ile kalıcı olacağı anlaşıldığına göre ofis kıyafetleri açısından da geri dönülmeyecek bir döneme gireceğimiz açık. Modacıların bu konuda bir karşı atağı muhakkak olacaktır, ekonominin hareketini sağlayan önemli bir faktör olduğuna göre muhakkak yeni dönemde nasıl giyineceğimiz konusunda pahalı bir atak yapılacak. Hadi bakalım evde otururken giyeceğimiz rahat kıyafetler almanın zamanı. Sitelerde enteresan bir şey göremedim… (evet baktım) bunu salgın bittiğinde ofise tekrar dönüş yapacak Z kuşağı belirleyecek.