Salgın sonrası evden çalışmanın tamamen olmasa bile, belli bir yüzdeyle kalıcı olacağı kesin. Kimileri için evden çalışma başlı başına bir motivasyon kaynağıyken; kimileri içinse ofis ortamının sinerjisi olmazsa olmaz!

İşverenler için de bu durum oldukça kritik… Performansını ölçümleyemedikleri (ki yüzde yüz performans ölçümü zaten mümkün değil) ekibi eve göndermiş ve onların kendi kendilerine motive olmalarını bekliyorlar. Ya da verimliliği ve çalışanın moralini tamamen düşüren uzun kontrol toplantıları yapılıyor. Evden çalışma bir kesim çalışanın omuzlarına büyük bir yük olurken, bir başka kesimin piyangodan çıkan büyük ikramiyesi oldu. Kimi çalışanın gecesi gündüzüne karışmış, özel yaşamı altüst olmuşken; bu durum “arazi olmayı” seven çalışanlar içinse harika bir zemin oluşturdu. Bu ortamda çalışanın arazi olması, başta küçük hazlar verebilir. Hatta bu küçük hazlar, başlarda motivasyonu da olumlu yönde etkileyebilir. Ancak daha sonra çalışanın kendinde göreceği verimsizlik, vicdanının sesiyle de birleşince kaytarmanın verdiği tatlı hazlar; bir geç kalmışlık hissiyle beraber yerini moral bozukluğuna bırakacak. Zaten ofiste de çalışmıyor olmak, motivasyon açısından bir handikap yaratıyorsa, çalışanın toparlanması zaman alabilir. Bu demotivasyon batağına saplanmamak için belli başlı otokontrol mekanizmalarına ihtiyacımız var.

1-Kendinize özel bir ofis ortamı yaratın;

Bunun için servete hatta bir bütçe bile şart değil. Evinizdeki mevcut dekorasyonda küçük değişikliklere giderek veya kullanışlı bir masa (L masalar en güzelleriymiş!), rahat bir sandalye alarak da durumu pekala kotarabilirsiniz. Evdeki motivasyonunuz için 90’ların “kaliteli” ofislerini süsleyen materyallerin başında gelen altın varaklı masa üstü isimliğine, kalın cam küllüklere ya da ceylan derisi sümene gerek olacağını sanmıyorum. Ancak evdeki çalışma alanınızı belirliyor olmanız motivasyonunuzu yükselteceği gibi, diğer aile bireylerine de “dokunulmaması gereken alan” mesajı göndermiş olacaksınız.  Bunun yanı sıra, ofiste zaman zaman krize dönüşebilen iklimlendirme ve aydınlatma da –eğer kalabalık bir evde yaşamıyorsanız- sizin kontrolünüzde. Işık, çalışma verimi için çok önemlidir. Fırsat bu fırsat, ofiste yapamadığınız deneyimler için işte size kişisel konfor alanı!

2-Çalışma saatlerinizi belirleyin:

Her ne kadar evden çalışıyor da olsanız, iş yerinizin belirlediği mesai saatleri olması gerekiyor. Eğer direkt müşterilerle kontak kurmanızı gerektiren bir alanda faaliyet gösteriyorsanız, çalışma saatlerinizi kendinizin belirlemesi zor olacak. Genel olarak kabul gören 9:00-18:00 arası mesai saatlerine riayet etmeniz beklenebilir. Ancak müşteriler ile direkt bağlantı kurmayan bir işiniz ve sistemden sizi taciz edercesine sürekli takip etmeyen bir yöneticiniz varsa, o zaman kendi çalışma saatlerinizi kendiniz belirleyebilirsiniz.

3-Ara zamanlarınızı belirleyin;

İnternette, çeşitli ilanlarda zaman yönetimi üzerine onlarca eğitime denk gelmişsiniz, belki de almışsınızdır. Zamanı yönetmek meziyet isteyen bir iş olduğu gibi, oldukça önem arz eden bir konudur. İşe vereceğiniz aralar, kesinlikle motivasyonunuzu yukarıya çekecektir. Bu yüzden yürüyüş yapacağınız, spor yapacağınız, dışarıya çıkacağınız zamanları belirleyin ve bu zamanlara sadık kalın.

4-Sosyal medyayı kapatın:

Sosyal medya mecralarının hayatımıza girmesiyle birlikte kitap-gazete okumaz, eskisi kadar göz temasıyla muhabbet etmez olduk. Sosyal medya her ne kadar çağın “gerekliliği” olsa da, maalesef bırakılması zor bir afyon… Sosyal medyada “takılmak” eğlencelidir. Eğlence de motivasyonunuzu artırır. Ancak sosyal medya, konsantrasyonunuzu çok çabuk bozar. Onun için sosyal medyayı da molalarda takip etmek ve bu konuda arkadaşlarınızı da eğitmeniz gerek.

5-Ev halkıyla sınırlarınızı çizin;

Aile bireylerinin de rolleri çok önemli. Çünkü artık onlar sizin, sizle aynı işi yapmayan iş arkadaşlarınız. Ev halkıyla sınırlarınızı yukarıda da belirttiğim gibi dekorasyonda yapabileceğiniz küçük değişikliklerle ve/veya bir kulaklık yardımıyla çizebilirsiniz. Çocuklar büyüklerin sınırlarını zorlamayı sever, geçilmez sınırları belirlediğinizde onlar da fazla ısrar etmeyecektir.