Nasıl Bir İK programımızın bu haftaki konuğu Selim Tosun. Kendisi GKN Otomotiv’de İnsan Kaynakları Müdürü. Selim Bey ile çalışan memnuniyeti hakkında konuştuk.

Ayşe Uça: 2023’ün ilk yayını olan Nasıl Bir İK programına hoş geldiniz Selim Bey.

Selim Tosun: Hoş buldum.

Ayşe Uça: Eskişehir Organize Sanayi Bölgesi yönetimi uluslarası firmaları burada yatırıma ikna etmek için projeler yapıyor, teşvikler veriyor. Yıllar sonra EOSB’ye gittiğimde çok farklı ve modern bir organize sanayi bulmuştum. GKN Otomotiv’den içeri girdiğimde ise çok şaşırdım, hiç beklemediğim bir modernlik vardı. Genel müdürünüzün tavrı, son derece genç olması ve son derece modern yönetim araçlarını kullanan bir kişi olması beni çok etkilemişti. Peki GKN sizin için ne ifade ediyor?

Selim Tosun: Aynı şeyleri hissediyoruz diyebilirim. 10 yıldır bu firmada çalışıyorum. Bursa’da çalışırken bir gün bir teklifle GKN’ye geldim ve geldiğim günden beri aynı heyecan ve bağlılıkla çalışıyorum. Organize Sanayi Bölgesi ve Sanayi Odası’nın bize sağladığı teşvikler ve destekler çok değerli. Her zaman yanımızdalar.

Ayşe Uça: GKN Otomotiv teknolojiyi fazlasıyla kullanan, Ar-Ge’si çok geniş olan bir firma. Dünya’da 51 lokasyonda, 21 ülkede, 50 bin çalışanı ile faaliyet gösteren bir firma. Tam olarak GKN ne yapıyor?

Selim Tosun: GKN 1759 yıllarında kurulmuş 264 yıllık bir firma. İlk İngiltere’de demir-çelik üreterek başlamışlar. Çelikten raya, raydan otomotive, otomotivden havacılığa kadar ilerlemişler. Özellikle otomotiv alanında, otomotiv aktarma organları üretiyor. Her ülke, farklı bir müşteriye ürün sağlıyor. Biz de Türkiye’deki müşterilerimize ürün sağlıyoruz. Eskişehir’de elektrikli motor üzerine bir çalışmamız yok, biz şaft üretiyoruz. Eskişehir’de 2009 yılında sıfırdan kurulan bir firma GKN. Pek çok araştırma neticesinde hem genç nüfusun etkisi hem de Organize Sanayi Bölgesi’nin sağladığı destekler neticesinde Eskişehir’e kurmaya karar vermişler.

‘Çalışan kendisini güvende hissetmek, aidiyet duygusu hissedebilmek ister’

Ayşe Uça: 50 bin üzeri çalışanı olan bir yapının kendi İnsan Kaynakları stratejileri vardır. Kolay değil bu kitleyi yönetmek. İnsan Kaynakları’na ilişkin stratejiler yurt dışından genel merkezden mi belirleniyor? Sizin katkınız nasıl oluyor?

Selim Tosun: Hedefler üst yönetimden bizlere geliyor. Tabii ki bir stratejisi var ve bu stratejiler tüm ülkelere, fabrikalara ve bölümlere dağılıyor. Her fabrikanın mutlaka temel hedefleri, stratejileri var ama GKN’den uzak olmayacak şekildir. Bizim stratejimizdeki öncelikli konumuz çalışan memnuniyetidir. İş güvenliği bizim için çok önemli ve çalışan memnuniyetini de bunun üzerine kuruyoruz. Çalışan kendisini güvende hissetmek, aidiyet duygusu hissedebilmek ister. Gururla söyleyebilirim ki yaklaşık 10 yıldır kayıp zamanlı iş kazası yaşamadık. Geçmiş yıllarda Londra’da iş güvenliği uygulamalarımızdan dolayı da bir ödül almıştık.

Ayşe Uça: İş kazaları ile ilgili en önemli unsur eğitimdir. 10 yıl gibi bir başarının arkasında iyi bir eğitim modeli vardır. Nasıl bir İş Sağlığı ve Güvenliği eğitim modeliniz var?

Selim Tosun: İş güvenliği başlı başına bir müdürlük. Kalite ve risk müdürlüğümüzün altında olan bir sistemimiz var. GKN’nin standartları tabii ki var ama biz Eskişehir olarak GKN’nin ve kanunun verdiği standartların üzerinde hareket ediyoruz. Firmaya girdiğiniz andan başlar bu durum. Gelen misafirlerimize güvenlik kısmında bir film izletip, kurallarımızı söyleyerek başlıyor ve içerde çalışanların giydiği ayakkabıdan barete kadar devam ediyor.

Ayşe Uça: Çalışan memnuniyeti açısından Eskişehir’in bir farkı var mı?

Selim Tosun: Eskişehir’de çalışan kalitesi gerçekten çok yüksek. Çalışmaya niyetli, iyi niyetli insanların olduğu bir şehir. Fabrikamızda bu yıl için mavi yaka turnover oranımız sıfırdı, beyaz yakada ise %1’in altındayız. Yani çalışmaya başlayan arkadaşlarımızın işten ayrılmadığını görüyoruz. Her çalışanı uzun zaman boyunca aynı pozisyonda tutmuyoruz, içeride sürekli olarak pozisyon değişikliği yaparak yönetici konumlarına yerleştirmeler yapıyoruz. Gittikçe daha global ve etkili rollerde çalışıyorlar. Çalışan memnuniyeti konusunda iyi durumdayız. GKN’nin memnuniyet anketlerinde en yüksek fabrika biziz. GKN bana bunu sorduğunda “Ben özel bir şey yapmadım, zaten olması gereken şeyleri yaptık.” dedim. Güçlü olan yönlerimizi daha da güçlendirerek devam ediyoruz. Şunu demeden de geçmek istemiyorum; çalışan memnuniyeti yalnızca İnsan Kaynakları’nın görevi değil, tüm yönetim hatta tüm çalışanların görevidir.

Ayşe Uça: Bu kadar yüksek çalışan memnuniyetine erişmek için başka ipucu var mıdır?

Selim Tosun: Birbirimizi dinliyoruz. Herkese farklı görevler verilmiş olsa da hepimiz bir çalışanız neticede. Düzenli olarak çeyrek toplantıları yapıyoruz; toplantılarımızda tüm müdürlerimiz, departmanları hakkında genel bir bilgi veriyor. Kahve toplantıları düzenleyerek her bölüm, farklı bir bölüm müdürünü davet ediyor ve soruları varsa soruyor. Böylece öğreneceği şeyleri birinci ağızdan öğrenmiş, çapraz iletişimi sağlamış oluyorlar. GKN’nin bazı değerleri var ve bunlara göre hareket ediyoruz. Akılcı, destekleyici, ilkeli ve kararlı olmak üzere dört tane maddemiz var. İlkeliyiz; kanun dışına çıkacak, etik dışı bir iş yapmıyoruz. Kararlıyız; buranın bir fabrika olduğunu, sonuçlara ulaşmamız gerektiğini de biliyoruz. Destekleyiciyiz; her aşamada birbirimizi destekliyor, geri bildirim veriyoruz. Akılcıyız; sağlam bir performans geliştirme sistemimiz var ve çalışanımız yöneticisi ile birebir görüşüp gelişimi için doğrudan destek alabiliyor. Çalışan bağlılığı sadece ‘konuştuk, dinledik, iyi insan seçtik’ demekle olmuyor. Çalışana bir şey vermeniz gerekiyor ki çalışan memnun olsun. Güçlü olduğumuz en büyük nokta iş-yaşam dengesini iyi sağlıyor olmamız. Herkesin bir ailesi ve yaşantısı olduğunun bilincinde olarak çalışıyoruz. Dolayısıyla fazla mesai gibi uygulamalardan kaçınıyoruz. Ailelerimize ve kendimize daha fazla zaman ayırmak adına cuma günleri erken çıkıyoruz. Yıllardır devam ettirdiğimiz ücretli doğum günü izinlerimiz var. Çalışanlarımızın sabah kalktığında ailesi ile kahvaltı yapmasını, onlarla vakit geçirmesini istiyoruz.

Ayşe Uça: Peryön Güney Marmara yönetimindesiniz, bu bölge hangi illeri kapsıyor?

Selim Tosun: Eskişehir, Balıkesir, Bilecik, Bursa, Çanakkale esas alanı Güney Marmara’nın. Ben de Eskişehir’deki Peryön faaliyetlerini gerçekleştiriyorum, yönetim kurulu üyesiyim. Derneğimizle birlikte sosyal sorumluluk projelerine destek veriyoruz. Ben ve genel müdürümüz sertifikalı koç olarak üniversitelerde gönüllü olarak kariyer koçluğu veriyoruz.

‘Oldum demek, öldüm demektir’

Ayşe Uça: Siz kendinizi geliştirmek için neler yapıyorsunuz? Yoksa ‘ben tamamım artık, her şeyi öğrendim’ mi diyorsunuz?

Selim Tosun: Oldum demek, öldüm demektir. Hiçbir zaman olmazsınız, ben de hiçbir zaman olmadım. Hala öğreniyorum; mesleki işlerimde, koçluk yaparken, çalışma arkadaşlarımdan, okuyarak öğreniyorum. ODTÜ-Sosyoloji mezunuyum, pandemide Anadolu Üniversitesi’nin sunduğu sınavsız ikinci üniversite imkânıyla Kültürel Miras ve Turizm Bölümü’ne kaydolup onu bitirdim. Pandemide ekmek yapamadığımı gördüğüm için şimdi de Aşçılık Bölümü okuyorum. Felsefeye çok meraklıyım. Bu konuda da okumalar yapıyorum. Online Fikirperver Dergisi’nde yazıyorum. Her ay düzenli olarak bir konu bulup yazmak çok zor olduğu için şimdilik ara verdim ama ilerde bir kitap çıkartmak istiyorum ve notlarını alıyorum. Umarım onu başarırım. Önümdeki hedeflerimden birisi bu.