Nasıl Bir İK programımızın bu haftaki konuğu Çanakkale İŞKUR İl Müdürü Mehmet Uğur Yavuz. Mehmet Bey ile gençlerin geleceği hakkında konuştuk

Ayşe Nazmiye Uça: Nitelikli bir genç İŞKUR’a gelip “Ben iş arıyorum, bana destek olabilir misiniz?” diyebiliyor mu?

Mehmet Uğur Yavuz: Biz İŞKUR olarak bizimle birlikte yürümeye gönüllü herkes için kapımızı açtığımız için; kalifiyeli olup olmamasına, yaşına, mesleki becerisine göre bakmadığımız için herkesi kucaklıyoruz. Biz kendimizi kurumsal olarak herhangi bir niteliğe sahip olan herkes için uygun iş arama becerileri kazandırmakla görevlendirdik, onu yükümlülük olarak boynumuza astık.

Dolayısıyla Çanakkale’de bir genç, İŞKUR’la bir temas kurduğunda Çanakkale İŞKUR kendisinin kariyer planlayabilmesi için uygun işlem basamakları nedir konusunda kendisine yardımcı olabilecek kabiliyette ve tecrübede personel sahibidir. Bu personeller de gençlerimize yol gösterebilmek için büyük bir fedakârlık, özgüven ve cesaretle işlerin üstesinden gelmektedir.

İŞKUR’a kayıtlı ister iş arayan ister işveren herkesin bizde bir danışmanı var. İŞKUR, toplumda bizimle temas kurmak isteyen herkes için ayrı danışman atayan bir kurum.

Şu anda da bizim hem işverenlerimiz hem iş arayanlar hem de öğrenciler için ayrı ayrı iş meslek danışmanlarımız faaliyetler sürdürüyor. Çanakkale’de kurmuş olduğumuz sosyal ağlar sayesinde hem İnsan Kaynakları platformumuz üzerinden hem de diğer sosyal ağlar üzerinden Işverenlerimizin bizimle doğrudan temas kurmalarını sağlayacak projeler de sağlamış oluyoruz. Bir iddiamız var, dünyanın en ulaşılabilir İŞKUR’u olmayı hedefliyoruz.

Ayşe Nazmiye Uça: Gençlerin işe olan motivasyonunu nasıl buluyorsunuz? Gençler gerçekten iş arıyor mu?

Mehmet Uğur Yavuz: Gençler iş arıyorlar, gerçekten çalışmaya niyetleri var ama aradıkları şeyin tanımını yapmakta zorlanıyorlar. Becerilerini nasıl geliştireceklerini anlayamıyorlar, bir karmaşa içerisindeler. Dönüşen işler hakkında becerilerini geliştirmek isteseler de toplumun bir kesimi tarafından, özellikle bir üst kuşak tarafından boş işlerle uğraşma yaptırımı ile karşılaşıyorlar. 

Dolu iş nedir diye sorduğumuz zaman onu kimse tanımlayamıyor. Çünkü 10-15 sene sonra işin nereye evrileceğini biçimlendiremiyoruz, dolayısıyla gençlerin çalışmaya niyetleri var mı? Evet var ama bizim tanımladığımız işleri onlar bizim gibi tanımlıyorlar mı? Hayır. Bu aradaki motivasyonu sağlayabilmemiz için işin dönüşümünü yönetiyor olabilmemiz lazım. Dünyanın sorunu bence şu; biz işi ve geleceği tanımlama konusunda insanlar olarak kontrolü elimizden kaçırıyoruz.

Bir influencer, somut olarak üretim manasında hiçbir şey yapmıyor olabilir ancak katma değerli üretim bakımından yani her bir dakikasının maddi karşılığı bakımından örneğin bir madencilik şirketinden çok daha fazla kazanabiliyor. Dolayısıyla üretim, üretmek, somut olarak insanlığa daha fazla katkı sunmak vb. gibi kavramların maddi karşılıkları değişti. Bu da şuna yol açıyor insanlığa katkı sunacak üretime veya hizmetlere yönelmek yerine, kendilerinin daha iyi bir hayat sürebilecekleri işlere yöneliyorlar.

“İK çalışanlarıyla gençleri sürekli bir araya getirmeye çalışıyoruz”

Ayşe Nazmiye Uça: Çanakkale İŞKUR İl Müdürü olarak burada nasıl projeler yapıyorsunuz?

Mehmet Uğur Yavuz: Çanakkale 18 Mart Üniversitesi bizim şehirdeki en büyük paylaşımız dememiz yanlış olmaz. Çünkü hem şehir nüfusuna oranla üniversitenin nüfusu çok fazla hem de bizim gelecekte yapmayı istediğimiz şeyleri tasarlarken çok önemli bir paylaş olarak yanı başımızda duruyor. Bu manada özellikle üniversite ile yaptığımız iş birliği konusu örnek alınmalı ve Türkiye’de yaygınlaşmalıdır.

Üniversite ve özel sektör çalışmaları doğal olarak birlikte gelişiyor. Biz şöyle bir rol üstlenmeye çalışıyoruz; hem staj hem de işe yerleşme işin bir kısmı ama daha önemlisi bizim bir İnsan Kaynakları masası etkinliğimiz var ve standart kariyer buluşmalarının dışında İnsan Kaynakları çalışanlarıyla gençleri düzenli olarak bir araya getirmeyi sağlayacak etkinlikler yapıyoruz. Bu sayede doğrudan nasıl temas edeceklerini hem öğretebiliyoruz hem de daha önemlisi öncesinde bizim İnsan Kaynakları ile bir görüşme yapacaklarına dair, nasıl CV hazırlayacaklarına dair eğitimlerimiz oluyor.

Kampüste görevli iş ve meslek danışmanı arkadaşlarımız, 150’den fazla derse konuk olarak Kariyer Planlama dersi alan öğrencilere hem İŞKUR’la hem de CV hazırlama ile ilgili bilgiler verdiler. Bunun Dışında 100 civarında İş Kulübü etkinliğimizde de 5 binden fazla öğrencimize eğitim vermiş olduk.

Kişilerin farkındalık düzeyleri farklı olabileceği gibi, kişilerin kullanabileceği diller de farklı olabilir. Dolayısıyla bizim kişilerle temas kurabilmemiz için onların dilinden konuşabilmemiz lazım. Örneğin bizim İŞKUR olarak, 2016 sonrası doğumlu çocuklarla konuşmak istiyorsak kullanacağımız dil muhakkak farklı bir dil olmalı.

Ayşe Nazmiye Uça: Bu projeleri yönetirken size motivasyonu ne sağlıyor?

Mehmet Uğur Yavuz: Hayatımın bir noktasında bu toplumun bana katmış olduğu bir şeyi ben de bu topluma yansıtabilecek fırsat bulduğumda değerlendirmeye çalışıyorum.

İlk görev aldığım yıldan itibaren sürdürdüğümüz çok önemli bir projemiz var. Hayalindeki Sen CV yarışması. Çocuklar kendi olmak istedikleri, hayal ettikleri mesleklerin CV’lerini hazırlayacaklar. Bir kişi bundan 10 sene sonra mülakatına gireceği iş yerine, o mülakata girerken hangi donanımlarla gitmeli, CV’sinde neler olmalı gibi unsurları öğreniyor.

Şu anda Çanakkale’de 4. yarışmayı yaptık. İlk sene sadece lise öğrencilerine açıktı. Örneğin bir kişi otobüs firmasında otobüs şoförü olmayı hayal edebilir. Bu otobüs firmasındaki görüşmesine giderken hangi özelliklerini CV’sine yazmalı? Örneğin CV hazırlayan bir öğrenci olarak Meslek Eğitim Merkezi’nde öğrenci olarak oto tamiri ile ilgili mesleki eğitim aldım. Daha sonrasında belirli bir sene taksi şoförlüğü yaptım, askerde tır sürdüm ve dönüşünde de uluslararası bir tır firmasında çalıştım.

“İşsizlikle mücadele etmek için işsizlerin olmasını beklememeliyiz”

Ayşe Nazmiye Uça: İşsizlik verileri açıklandı, bu işsizlik verileri gerçekçi mi?

Mehmet Uğur Yavuz: İhtiyacı olup da umudu kalmamış olanların iş bulamadığı bir Türkiye’de yaşamıyoruz, o kesin ama kişilerin işi tanımlarken kendilerinin ve bir önceki kuşağın arasında kalmışlıkları var. Bundan dolayı her iki taraf da kendilerini konumlandıramadıkları için iş aramaktan vazgeçmiş durumda. Kişilerin maddi durumları ile beceri skalaları arasında uyum yoksa iş bulmak imkânsız hale geliyor. Becerileri ile ücret beklentileri, becerileri ile yaşadıkları yerdeki iş imkanları uyumlu olmayabilir. Yani işsizlik ve iş gücüne katılmama konusu aslında sadece basit sayılar üzerinden konuşulamayacak kadar derinlikte bir konu.

İşsizlikle mücadele etmek için önce işsizlerin olmasını beklememeliyiz. İşsizlikle mücadele kişiler işsiz kalmadan önce verilir. Ben gençlerin işsiz kalmadan önce işsiz kalmayacakları bir gelecek hazırlamak için çabalıyorum, çabalamamızı istiyorum. Dolayısıyla işsiz kişiler işsiz kalmadan önce eğer bir şeyleri öğrenirlerse, iş arama serüveni başladığında biz de ihtiyaç dışı kalmış oluruz. Benim hayat felsefem şu oldu; her zaman işin kendi kendine sürdürebilmesi için çalıştım. Benim müdahalem olmaksızın devam edebiliyor mu, benden sonra devam edebiliyor mu, yoksa bana bağlı mı? Bana bağlı olan hiçbir işi başarılı bulmuyorum.

“Geleceğe ilişkin umut beklentileri tüm dünyada değişiyor”

Ayşe Nazmiye Uça: İŞKUR gençlere bir umut olabilir mi?

Mehmet Uğur Yavuz: Aslında sormuş olduğunuz sorunun içerisinde birden fazla kavram var. Geleceğe ilişkin umut beklentileri tüm dünyada değişiyor. Çünkü dünyanın birbiriyle olan iletişim hızı o kadar fazla arttı ki iletişim bu kadar fazlayken herkes farklı bir dünyanın içerisinde yaşıyor aslında. Hindistan’da, Türkiye’de, Amerika’da, Avrupa’da yaşayan, birbirini hayatı boyunca belki de hiç görmemiş insanlar birbirlerinin komşusu iken burada, Çanakkale’de yan yana yaşayan insanlar olarak bazen birbirimizin komşusu değiliz. Dolayısıyla mahalleler değişiyor, mahalleyi tanımlamak için de yeni kavramlara ihtiyacımız oluyor.

Mutsuzluk veya mutluluk konusunda psikolojik tahliller sosyal psikolojinin alanları olması itibariyle çok iddialı sözler için mümkün değil. İnsanlar olarak bir işe yarar hale geldiğimizde, saygı gördüğümüz ortamların içerisinde bulunduğumuzda daha mutlu oluyoruz. Ben bunu kendi gözlemlerim ve kendimden yola çıkarak söylüyorum.

Köyünde tarımla uğraşan bir köylü işe yarar haldeyken, dünyaya sağladığı katma değeri 1 kabul edelim. Bugün çok daha sade, basit bir işi yapan bir kişi dünyaya 20 katma değer sunsun. Bugünkü kişi kendini yetkin hissedebilir, uyumsuz hissedebilir ama 500 sene önce 1 katma değerle kendini mutlu hissedebilirdi.

Dolayısıyla çağın gerektirdiği işler ve çağın gerektirdiği uyum becerileri bizde ne kadar var? Belki de mutsuzluğun kaynağı mevcudun sürekli değişiyor olmasındandır. Yani biz kendimizi bir şeye uyumlu hale getirmek için çabalıyoruz ama biz oraya geldiğimiz zaman bu tren başka bir istasyona gitmiş oluyor.

Mehmet Uğur Yavuz Nelerden İlham Alıyor?