İş hayatındaki kadın önyargısı ile ilgili, geçtiğimiz ay iki farklı haber dikkatimi çekmişti. İki haberin de yurt dışı kaynaklı olması, ülkemizde ve dünyada kadına olan önyargının ne kadar farklı olduğunu düşündürttü bana.
Bunlardan biri Japonya’dan;
Japonya’da olimpiyat komitesi başkanı Mori Yoşiro, yönetim kurulundaki kadın üye sayısının %40’a çıkarılması konusundaki öneriye cevap olarak yaptığı konuşmada, kadınların katıldığı kurulların uzun sürdüğünü belirtmiş ve şöyle demiş: “Kadınların kuvvetli rekabet hisleri var. Biri söz almak için el kaldırdığında diğerleri de konuşma ihtiyacı hissediyor.” Bazı ülkelerin Tokyo büyükelçilikleri konuya tepki gösteriyor. Ardından Avrupa Birliği’nin sosyal medya platformu tarafından “sessiz olma” ve “cinsiyet eşitliği” başlıklarıyla gelen tepkiler sonrasında “davranmayan kadınlar” “lütfen istifa et Mori” başlıkları da eklenince ve bu başlıklar defalarca paylaşılınca, tepkiler etkisini gösteriyor ve Mori Yoşiro görevinden istifa etmek zorunda kalıyor. Benim için haberi ilginç kılan durum ise, bu haberi dinlediğim açık radyonun spor servisinin belirttiğine göre, yerine bir kadının atanacak olmasıydı. Bilenler bilir, Japonya oldukça erkek egemen bir toplumdur. Kadının yeri çok sınırlıdır, hatta kadınların konuştuğu Japonca bile erkeklerin dilinden farklıdır.
Peki Avrupa’da Kadınların Kariyer Durumları Nasıl?
Bu haber ise İngiltere’den…
Haber esas olarak salgın şartlarında çalışanları anlamayan ve çalışanlara oldukça sert bir çıkış yapan KPMG Birleşik Krallık başkanı Bill Micheal’ın görevden alınmış olması. Salgın dolayısıyla personel ile yaptığı sanal bir toplantı sırasında “sızlanmayı ve kurban kartını oynamayı bırakın” şeklinde bir çıkışta bulunuyor. Salgın sırasında personelin karşı karşıya olduğu sorunlara empati göstermek yerine, paylamayı seçen başkan; 30 yıldır çalıştığı, dünyanın en iyi muhasebe denetim şirketi olan firmada önemli görevlerde bulunan Avusturalyalı Bill Micheal, görevinden uzaklaştırılıyor. Bu konuda bana ilginç gelen konu, yerine geçici olarak iki hanım yöneticinin atanması. Daha da ilginç olanı bu pozisyon için kadın yönetici atanmasının “bir ilk” olması.
Türklerin Eşitlikçi Kökenleri ve Avrupa’nın Önyargısı
Kendim de bu sektör kökenli olduğum için, Avrupa’da muhasebe denetim sektöründe erkeklerin ağır bastığını çok iyi biliyorum. Bundan yıllar önce, 2000’lere yaklaşırken İspanya’da katıldığım bir denetim birliği toplantısında, şirket ortağı ve kadın olan tek kişi olduğumu görmüştüm. Bu toplantıdaki diğer kişiler için de şaşırtıcı bir durumdu. Öyle ya, Türkiye gibi bir ülke için önyargılar içinde olan grubun karşısında bir “kadın ortak” onlar için kabul edilmesi zor bir imajdı. Bu duruma inanamadıkları için “Şirketi aslında kocanız kurdu değil mi?” sorularıyla karşı karşıya kalmıştım. Oysa bizim için bu durum oldukça normaldir. Türkiye’de kabul gören ve pek de şaşırtıcı olmayan bir durumdur.
Kadın hakları ve kadının toplumdaki yeri açısından sayacın bir yandan ötekine savrulması gibi uçlarda olduğumuzu düşünürüm hep. Bir yandan kadın cinayetleri, kocalarından, ailesinden şiddet gören kadınlar ve şu ya da bu şekilde engellenen kadınların sıradan haber olduğu bir toplumuz. Bir kesimin; değil mevcut kapasitelerini kullanmak, insanca yaşamak için şartlarını zorladıklarını biliyoruz. Diğer kesim tarafına geçebildiğimizde ise ülkemizde kadının başarılı olması gelişmiş toplumlara göre biraz daha kolay oluyor. Aynı bir sarkacın salınımı gibi; sarkaç bir tarafta o kadar aşırı uca gidiyor ki, salınım diğer uca geçtiğinde aksi istikamette de oldukça ileri gidiyor. Ülkemizde şirket yönetimlerine yükselen kadın oranı, çalışan kadın sayısına kıyasla, diğer ükelere oranla daha fazla. Kendi deneyimlerim de çok bağnaz kesimler haricinde, toplumumuzdaki erkeklerinin bu konuya bakış açısının çok daha eşitlikçi olduğu yönünde.
Bu eşitlikçi bakış açısı ise şuradan kaynaklanıyor.
Ne yapılırsa yapılsın kolay değişmeyecek olan Türklerin kadın erkek açısından eşitlikçi kökenleri ve Cumhuriyet’in ilk yıllarından itibaren zihnimize kazınan Yüce Atamız’ın biz kadınlara duyduğu güven ve bize aşıladığı sarsılmaz cesaret. 8 Mart Dünya Kadınlar gününde Atamız’a bir kez daha derin saygı ile…