Nasıl Bir İK programımızın bu haftaki konuğu Burak Karslı oldu. Burak Bey Danışman & Yönetici Koçu.
Ayşe Uça: Nasıl Bir İK programına hoş geldiniz.
Burak Karslı: Hoş buldum.
Ayşe Uça: Öncelikle Burak Bey ile nasıl tanıştığımızı anlatmak istiyorum. Tanışmamıza vesile olan ‘75 Hard’ adında bir kitap. Amerika Florida’da bu kitabı okurken, Türkiye’de bunu uygulayan var mı diye merak edip araştırdığımda sizi buldum. Sizinle iletişime geçtik ve ‘evet, 75 Hard meydan okumasını yaptım’ dediniz. Kitaptan biraz bahsedeyim. 75 Hard’ın yazarı Andy Frisella ve kendisi 75 gün boyunca kendisine bir disiplin uyguluyor. Bu disiplin sonucunda gerçekten hayatı ve hayata bakış açısı değişiyor. Kazanımları oldukça fazlalaşıyor ve sonunda da milyon dolarlık bir şirketin sahibi oluyor. Bu meydan okumayı başkaları ile paylaşarak yoluna devam ediyor. 75 Hard’ı biraz da sizden dinlemek isterim.
Burak Karslı: Hayatın ağlarını örmesi konusu gerçekten enteresan. Datassist benim bordromu aldığım bir şirketken, bir gün oranın yöneticisi ile bir eşleşme yapmamız ve Amerika’dan Türkiye’ye gelen bu yolculuk gerçekten muhteşem. 75 Hard’ı yalnızca kendim için yaparken, birileri tarafından keşfedilmesi benim hayata olan inancımı ve umutla bakabilmemi sağlıyor. Hayat arkada örüntüsünü oluşturuyor, biz de akışta oluyoruz. 75 Hard’ın içeriğine gelecek olursak 75 gün boyunca yapacağımız kapsamlı bir görevler listesi diyebiliriz. Bu görevler listesinde ilk sırada sizin fiziksel ve mental gelişiminize destek verecek bir diyet planınız olması gerektiğini söyler. Size bir diyet listesi sunmaz ama size günün sonunda katkı sağlayacak bir plandan bahseder. Böyle bir planı herhangi bir ödül, öğün ve gün olmadan yapılmasını ister. İkinci görev her gün için 45’er dakikalık iki tane egzersiz önerir ve bunlardan bir 45 dakikanın açık havada olmasını söyler. Burada da bir kısıt yok, istediğiniz antrenmanı yapabilirsiniz. Üçüncü sırada bir galon su (3,8 Litre) içmenizi önerir. Bir başka görev her gece yatmadan önce bir fotoğrafınızı çekmenizi ister. Bütün bu listeyi aldıktan sonra aklıma yatmayan fotoğraf çekinmeyi pek sevmediğim için fotoğraf çekmeyle ilgili görevdi. Andy’e yazdım ve ona: ‘Hepsini anlıyorum, hepsi 75 gün boyunca gelişmemizi sağlıyor ama fotoğraf çekmeden bu iş mümkün olur mu?’ Andy çok güzel bir cevap verdi: ‘Hayatta bazı küçük detaylar vardır. Bazı insanlar bunu görür ve bu ona fark yaratır, bazılarıysa bu küçük detayları görmez ama başına pek de bir şey gelmez. Bu görev listesinde bu konuyu küçük bir detay olarak ele alın. Belki fark yaratacak bir şey haline gelebilir’ dediğinde belki en çok satın aldığım görev olabilir Ayşe Hanım. Fotoğraf çekmeyi sevmeyen Burak’ın 75 günlük fotoğraf albümü var. Burada bir kural daha var, bu görevlerin hepsini gece yatana kadar tamamlamanız gerekiyor. Herhangi birini yapmadığınız takdirde ilk güne dönüyorsunuz. İnsanın kendine verdiği sözleri tutmamasından daha acı bir şey yok.
‘Tamamen zihinsel bir savaş’
Ayşe Uça: Ben Amerika’da 75 Hard’ı uygulayan bir hanımla tanışmıştım. Sanırım 32 yaşlarındaydı. Kendisindeki değişimi şöyle söyleyebilirim; ses sanatçısı olan bu hanım akrobasi yapmak istiyordu ama o yaştan sonra akrobasi yapması o kadar kolay değildi. 75. Günün sonlarına doğru karşılaştığımızda akrobasiyi yapabiliyor, çok zor hareketleri başarabiliyordu. Şarkı ve akrobasiyi birleştirerek yeni bir şey yaratmak istiyordu. Siz bu tür değişimler hakkında ne düşünüyorsunuz?
Burak Karslı: Şahane. Bir de burada tabii 75 günlük çalışma aslında kimilerinin kilo vermekle ilgili problemini halledebilir, kimilerinin kitap okuyamama problemini halledebilir. Çeşitli ihtiyaçlarla insanların buluştuğu bir yer ama günün sonunda şunu çok net anlıyorsunuz; bu tamamen zihinsel bir savaş. 75 gün boyunca kendi zihninizde ve hatta yetmiyormuş gibi başkalarının sesleri ve zihinleriyle de sizi yoldan ayırma ‘ya boş ver zaten 20 dakika yürüdün, kitabı da okumayıver’ gibi manipüle edilerek yoldan çevirmeye çalışıyorlar. Bütün bunlarla 75 gün mücadele edebilmek gerçekten insanın hayatına fayda sağlıyor. Sizinle bir şey paylaşmak isterim. 2022’de Google’da yapılan en çok ne araştırıyorlar diye bunun üzerine bir araştırma yapıldı. Cümle şeklinde yapılan aramalar ‘Hayatımı değiştirebilir miyim? Kendimi nasıl geliştirebilirim? Değişimi nasıl yaratabilirim?’ gibi sorularla insanlar Google’da arama yapmışlar. 75 Gün tam olarak bunların cevabı olacak nitelikte duruyor.
‘Bir şeyi değiştirmek istiyorsanız, öncelikle davranışlarınızı değiştirmeniz gerekiyor.‘
Ayşe Uça: 75 Hard size ne kazandırdı?
Burak Karslı: Bunu öncelikle kendime yapmak istedim. Bir insanın kendine verdiği sözü tutamaması kadar ağır bir duyguydu ve çok rahatsız olmaya başlamıştım. Kendine liderlik dediğimiz başlığın altında çok ciddi bir ifade yatar; insan kendi ile yüzleşebilirse, helalleşiyor. Benim Hard 75’e başlamam bu yüzleşme ile başladı. İnsan zihnini, bakış açısını değiştirmek gerektiğini biliyor ama değiştirmemiz gereken bir şey var ki, o da davranış. İnsan davranışını değiştirebilirse, zihnini de değiştirmektedir. İlk gün yemek istediğim baklavayı 75. Gün yemek istemedim çünkü zihnim ‘yazık etme kendine, yeme!’ diyordu. O gün anladım ki bir şeyi değiştirmek istiyorsanız, öncelikle davranışlarınızı değiştirmeniz gerekiyor.
‘Bugün değilse ne zaman? Sen değilsen kim?’
Ayşe Uça: 75 Hard’a nasıl başladınız, nasıl gitti? Konuyla hiç ilgilenmemiş kişiler için bir kez daha bahsetsek iyi olur diye düşünüyorum.
Burak Karslı: Bir görsel görmüştüm ‘Yılmazlıkta 6 Alan’ diye ve bu 6 bacağın bendeki karşılıklarına baktım. Sağlık kısmında bir sorun olduğunu fark ettiğimde ilk bu alandan başlamak istedim. O dönemde Melih Özgül, Linkedin’de ‘Ben 75 günlük bir işe girdim ve bunları bunları yaşadım’ diyerek görselle de destekleyerek bir paylaşım yapmıştı. Birinci gün ve 75. gün diye kendini koymuş. İnanamadım, kendine çok ciddi bir gençlik ve enerji katmıştı. Bu fikri çok beğendim ama benim başlamam hiç kolay olmadı zira iki ayımı aldı. Beni yolda tutan ve 75. günü görmemi sağlayan önemli bir durum vardı; o gün çok yoğun bir tempom vardı ve sabahın erken saatlerinde başlayıp, havaalanına gidip, lansmanlara katılıp, gece 00.00’da eve geldiğimde beşinci günümdeydim aşağı yukarı ve henüz 45-45 dakikalık sporumu yapmamıştım. İşte orası bir yol ayrımı; ya diyeceksiniz ki ben pes ediyorum ya da devam edeceksiniz yolunuza. Dedim ‘Burak herhalde bunu yaparsan bu iş hallolur’ ve gecenin 12’sinde 1,5 saat yürüyüş artı koşu yapıp eve geldiğimde bacaklarım yorgunluktan tutmaz haldeydi ama ertesi gün kalktığımda şunu netlikle söyleyebildim: ‘Hiçbir şey beni artık bu yoldan kolay kolay ayırmaz.’ Bizler bu tip konulara başlarken, o görevleri gördüğümüz ilk anda ‘buna zamanım ve enerjim olur mu?’ gibi sorularla dikkatimizi döndürmüş oluyoruz. Hepsinin bir ön yargıdan ibaret olduğunu görüyor. Hayatınızda, kendinizde ilgili yapacağınız her şeye, zamanınız ve enerjiniz var. Oradaki kritik soru, ‘bugün değilse ne zaman? Sen değilsen kim?’ çok sevdiğim iki sorudur.