Nasıl Bir İK programımızın bu haftaki konuğu Şişli Belediyesi Kentyol A.Ş. İnsan Kaynakları Direktörü Berna Belkıs. Berna Hanım ile yerel yönetimlerde insan kaynakları hakkında konuştuk.
Ayşe Uça: Uzun yıllar özel sektördeki İnsan Kaynakları deneyiminden sonra bir yerel yönetim iştirakinde İnsan Kaynakları direktörü olmanın zorlukları neler?
Berna Belkıs: Uzun yıllar finans ağırlıklı ve ardından perakende sektörü deneyimimden sonra kamu sektörü ile yolum keşişti. Bu deneyimimde hem beyaz yaka hem mavi yaka hem de sendika deneyimi olan bir yöneticilik yaptım. Şu an sendika ilişkileri olan, yerel yönetimin en büyük parçalarından ve Türkiye’nin en büyük ilçelerinden biri olan Şişli Belediyesi’nin iştirak şirketinde göreve başladım. Dışardan baktığımda belediye yönetimini yalnızca belediye olarak algılıyordum ama içine girdiğimde çok büyük şirketlere sahip bir holding yapısı olarak adlandırdım. Şişli Belediyesi tek bir işyeri gibi algılansa da organizasyon yapısı ile o kadar çok pozisyonu ve sektörü barındırıyor ki çok renkli bir dünya.
Organizasyonel yapıya baktığımda çalışanların farklı iş akışları ve mevzuatlara uyması gerektiği ama öte yandan birlikte çalışmasını gerektiren pozisyonların birleştirici rolünü üstlenmeye gayret ettim.
“Doğru adayı doğru işe yerleştirmek çok önemli.”
Ayşe Uça: Genelde yerel yönetimlere ‘rahat bir iş kapısı’ olarak bakılıyor. Kentyol’da bu algıyla nasıl baş edebiliyorsunuz?
Berna Belkıs: Biz bir iştirak şirketi olarak yönetime hizmet ediyoruz. Dediğiniz algıyı ben de ilk geldiğim zaman gözlemledim ve ilk yaptığımız şey Kentyol’u kurumsal bir bakış açısına getirmek için çalışmalara başlamak oldu. Sonuç itibariyle radikal kararlar almak ve insanların değişime açıklılığını desteklemek gerekti. Çalışma arkadaşlarımızın birbirlerine hakkaniyetli davranması ve saygı göstermesi gerekliliğini vurgulayarak yola çıktık. Çalışma düzenlemeleri için personel denetim kontrol sistemlerini (PDKS) getirdik, işe alım metodolojimizi belirledik. Yetkinlikler ve görev tanımlarını netleştirerek doğru işe doğru adayı yerleştirmek için büyük adımlar attık.
“Belediye şirketi olarak kısa çalışma kavramına önderlik ettik.”
Ayşe Uça: Siz Kentyol’a başladıktan kısa bir süre sonra pandemi dönemi başladı. Bu süreç nasıldı?
Berna Belkıs: Bir yandan çalışanlarımızın sağlığını korurken, diğer taraftan ise hizmetlerin aksamaya uğramaması için hem Belediye hem Kentyol olarak çok güzel çalışmalar yaptık. Belki de hizmet sektörünün içinde olmakla o manevi duyguların ortaya çıkışının çok farklı bir sürecini gördüm. Türkiye’de alışık olunmayan kısa çalışma kavramına bir belediye şirketi olarak önderlik ettik. Birçok belediye bizi arayarak bu işin nasıl yapabileceği ile ilgili bilgi almak istedi.
Çağrı merkezlerimizin de aksamaması ve hizmetlerin devam edebilmesi adına çalışanlarımızın evden çalışabileceği şekilde bir altyapı kurduk. Bu, bir yerel yönetim için çok büyük bir değişim.
“Performans kriterinde öncelik; işinin sahibi olmak ve sorumluluk.”
Ayşe Uça: Şişli Belediyesi Kentyol A.Ş. olarak performans kriterlerindeki en önemli nokta nedir?
Berna Belkıs: Performans kriterinde öncelikle mavi yakada; işinin sahibi olmak, dikkatli ve hatasız çalışma ile hizmet ve kalite odaklı çalışma sorumluluğu var. Bu unsurlarla birlikte performans göstergelerini buluyoruz. Bunların yanı sıra; deneyim ve becerilerinin uygun olması, kişinin yetkinliklerinin belirlenmesi, bu yetkinliklerin 2 ve 6 aylık performans değerlendirmeleriyle ölçülmesi de etkenler arasında. Geçtiğimiz yıl, pandemiden sonraki en önemli nokta da iç kontrol sistemlerini kurmak oldu. Bunlar özel şirketlere kıyasla yerel yönetimler için çok farklı yapılar. Kamu mevzuatının dışında özel şirket statüsündeki kamu iştirakinin tamamıyla kurumsala uygun bir hale geliyor olması büyük bir gerçekleşme.
Dokümantasyon, görev tanımları, prosedürler, talimatları tek bir yerde barındıran iç kontrol sistemlerini kurduk. PDKS (Personel Denetim Kontrol Sistemi) dediğimiz herkesin çalışma düzenini görebildiği, izinlerini ve raporlarını işleyebildiği online bir ortam yaratarak çalışanlara hem bilgisayar kullanım yeteneği kazandırdık hem de onlara kolaylık sağladık.
Ayşe Uça: Özel sektörden buraya geçişiniz nasıl oldu?
Berna Belkıs: Kurumsal iş hayatıma Türkiye Ekonomi Bankası’nda Management Trainee olarak başladım, satış ağırlıklı bir deneyimdi. Sonra yolum Finansbank’la kesişti ve Hüsnü Özyeğin’in bankaya ISO 9001 belgesi alınması talebiyle ilgili başladım ve çok büyük bir gayret ile 1 yılda belgeyi aldık. Daha sonra 3 yıl kontrol sistemleri, dokümantasyon, denetimler belge alma vb. derken yolum tekrardan aynı bankada bireysel bankacılıkla kesişti. İki yıl da burada devam ettikten sonra 2002’de o dönemin İK genel müdür yardımcısı ve aynı zamanda kariyerimin mimarı olan Hamdi Aydın bana bu kapıyı açtı ve ben de bu girdiğim kapıdan gelişerek ve yenilikleri takip ederek ilerliyorum. Finansbank’ta geçen 16 yıllık süre içinde İnsan Kaynaklarında organizasyon, stratejik planlama, proje yönetimi, yetenek kazanımı, işe alım, kariyer yönetimi, performans ve ücret yönetimi gibi farklı pozisyonlarda çalıştım.
Olanı sürdürmek mi yoksa bana ihtiyacı olan başka bir yerde ve benim bilmediğim bir dünyada sıfırdan nasıl kurarım diye düşündüğüm noktada yolum AvivaSA ile, tam değişim ve dönüşüm sürecinde istediğim yerle kesişti. Çünkü ilk defa finanstan çıkıp başka bir yerde sıfırdan bir sayfa açıp, oranın beklentilerini ve ihtiyaçlarını anlayıp 4 yıl boyunca iyileştirme metodolojileriyle ilerledim. Sonrasında Şekerbank’la devam ettim ve orada da değişim, dönüşüm süreçlerine dahil oldum.
Finans ve sigortacılık sektörlerini gördükten sonra ‘daha ne var?’ diye düşündüm. Koçlukla ilerleyip ICF tarafından akredite ACC unvanı aldım. Sonrasında perakende veya üretim denemeliyim dediğim noktada Kahve Dünyası’yla çalıştım, orada her ikisini de görme şansım oldu.
“Ben bir motosiklet tutkunuyum.”
Ayşe Uça: Berna Belkıs olarak bundan sonrası için gönlünüzden ne geçiyor?
Berna Belkıs: Bir şeyleri gerçekleştirme noktasına geldiğinizde sizi tatmin edecek şeyleri bulmak gerekiyor. Mesela ben bir motosiklet tutkunuyum. Şu andaki motosikletim 1 yıllık, şu an onu değiştirebilirim belki ama önce onunla tam bir döngüyü bitirdikten sonra vedalaşırım çünkü ilerde bana gücü veya performansı yetmeyecek. Bu iş hayatında da benzer: benim katkımın azaldığı noktada yani bensiz de devam edebileceği zamandan sonra onu ihtiyacı olan birileriyle eşleştirmek beni mutlu edecek. Çünkü ben emekli olmayı düşünen biri değilim. Bana ihtiyacı olmadığı andan itibaren ekipte yetiştirdiğim arkadaşların devam etmesini sağlamak bana keyif veriyor.