Bu yazı, Dünya Gazetesi’nde 26 Mayıs 2017 tarihinde yayımlanmıştır.
“İsteklerimizi Gerçekleştirmek Mümkün mü?” başlıklı bir önceki yazımı okuyup “Ben elimden gelen her şeyi yapıyorum ama yine de isteklerim gerçekleşmiyor, bunları sadece istemekle kalıyorum” dediyseniz, bu yazıyı da okumanızı öneririm!
Hedeflerinize ulaşmak için çok çalışıyorsunuz, fakat istekleriniz gerçekleşmiyor mu? Bir önceki yazımı okuyup “Ben elimden gelen her şeyi yapıyorum ama, yine de isteklerim gerçekleşmiyor, bunları sadece istemekle kalıyorum” diyor ve benim yazdıklarımın bir hikâyeden ibaret olduğunu düşünüyorsanız, yazının geri kalanını okumanızı öneririm.
Sizi yolunuzdan çeviren sorunlar
Bir hedef için çalışmaya başladığınızda hayatın sizin için başka planları olabilir. Siz kendi istediklerinizi yapmaya çalıştığınız ilk hafta karşınıza çözmeniz gereken kocaman bir problem oturacak ve sizi yolunuzdan alıkoymaya çalışacaktır. Problem o kadar aklınızı alır ki yönünüzü tamamen bu soruna çevirir ve her şeyi unutursunuz. Şarkılarda bahsi geçen “kahpe felek” bu mudur acaba?
Ya da “kaderin oyunu?”
Benim de başıma gelen bu durum neredeyse birçok formatta belirebiliyor. Nasıl oluyor da beni çok heyecanlandıran bir hedefe yol almaya karar verdiğimde, beni bu yoldan geri çevirmek için hiç akla gelmeyen sorunlar çıkıyor?
Bu bir doğa yasası ve sadece size ya da bana özgü bir durum değil. Ben bu satırları yazarken durumu kavradığımı düşünsem bile, beklenmedik ilk sorun karşısında yine toz şeker gibi dağılmam olası… Başınıza gelen beklenmedik durumları bir şekilde çözmek, “nerede kalmıştım” diye düşünmek ve hedefi tekrar ateşlemekten başka çare yok. Bizi yolumuzdan çeviren şeyler neler olursa olsun yeterince kararlı iseniz yine hedef üzerinde ısrarcı olmak gerekiyor.
Rol çalan fikirler
Sorunlar kadar, odaklandığınız bir fikrin parlaklığını azaltan; size artık o kadar da cazip gelmiyormuş gibi hissettiren düşünceler, yeni fikirler de isteklerinize ket vurabilir.
Evet, belki de yola çıktığınız fikir tohumundan kısa vadede daha kolay ulaşabileceğiniz bir fikir edinmiş olabilirsiniz. Gerçekten parlak, gerçekten erişilebilir görünüyor olabilir. Bu durumda şunu düşünmekte fayda var: Değer mi?
Öyle ya belli bir yol kat ettiğiniz, pek çok fedakârlık yaparak ulaşmaya çabaladığınız fikri bir süreliğine rafa kaldırıp yeni bir fikre uzanmak; yola çıkış sebebinizden size ilelebet saptırabilir. Bu durumda yeni fikrinizin olası varış noktasını hesaplamak ve riski göze alıp alamayacağınızı kendinize sormanız gerekecektir. Ancak en iyi çözüm, ufukta beliren yeni parlak fikrinizi detaylı bir şekilde not alıp; çekmecenizde en üst göze koymanız olabilir. Çekmecelerin kilitleri açılabilir ama fikrinizi kilitlediğinizde anahtarı kaybetmeniz çok olası…
Yapamayacağınızı söyleyen iç sesiniz
Daha önce benzer hedefl er koymuş fakat gerçekleştirememişseniz, bu konuda bir “pattern” oluşturmuş olabilirsiniz. İçinizdeki ses gizli gizli yine başarısız olacağınızı söylüyor olabilir.
Bu durumda siz de ne kadar beceriksiz ve kadersiz şu ya da bu olduğunuzu düşünmeye başlarsınız. Bu düşünceler o kadar etkilidir ki sizi sürükleyip yapacaklarınızdan vazgeçirme etkisine sahiptir. Böyle anlarda durup, sakinleşip, kendinize bazı sorular sormalısınız. XDaha önce gerçekleştirdiğiniz hiç hedef olmadı mı?
– Küçücük de olsa bir hedefi gerçekleştirmediniz mi?
– Başarılı bir aksiyon almadınız mı?
– Çok zor bir durumun üstesinden gelmediniz mi?
Bunları bir bir yazmaya başlayın, yazmaya başladığınızda aslında yaptınız fakat unuttuğunuz birçok başarınızı farkedeceksiniz. Bunu da başarabilirsiniz o zaman.
Birden fazla isteğe kapılmak
Yaşadığımız hızlı veri üretimi çağında her gün yüzlerce değişik fikirle karşılaşıyoruz. Bir çağlayan gibi akan bilginin içinde nereye gideceğimizi şaşırdığımız zaman fazlasıyla oluyor. Çok yakınlarda okuduğum bu yılın bestseller kitapları arasında yer alan “Homo Sapiens”de bir bölümde Dataizm’den söz ediyor.
Gerek görsel gerek yazılı büyük bir akış söz konusu. Bu karmaşık deniz içinde kendi hedefl erini gerçekleştirmek için çalışmak ve hedefe olan odağımızı kaybetmek her zaman mümkün. Her zaman daha iyisi, daha farklısı var.
Bu karmaşa içinde isteklerimizden vazgeçebilir, yeni istekler yeni hevesler arayışına olabiliriz ki bu bir anlamda yeni neslin mutsuzluğunu ve hedefsizliğini oluşturan ana unsurlardan biri. Hedeflerini değiştirmek ve yeni ufuklara bakmaya başlamaktan daha doğal bir şey yok, fakat bunu sürekli yapıyorsanız hiçbir hedefi gerçekleştiremezsiniz. Bu karmaşıklık içinde hedeflerinizi göz ardı etmemek için buna fazla kapılmamak gerekiyor.
Sizi hedeflerinizden hangi sebepler alıkoyuyor?
Daha önce yazdığınız hedeflerinize baktığınızda belki bir kısmını şu anda saçma bulduğunuz, neden böyle bir şeyi istediğinizi düşündüğünüz olmuştur. Bu gayet doğaldır, beklentilerimiz, duygularımız değişebilir. O zaman hedeflerimizi bu anlamda tekrar gözden geçiririz. Veya isteklerimiz yavaş yavaş gerçekleşir ama, o kadar yavaştır ki artık bunlar bize heyecan vermiyor olabilir. Hedeflerimizden bizi alıkoyan şeyler ne olabilir?
Tohumu yeşertmek için vazgeçmemek şart!
Toprağa bir ağaç tohumu ektiğinizi düşünün. Kazdınız toprağı, ekime uygun hâle getirdiniz, tohumu ektiniz. Gittiniz geldiniz, suladınız baktınız, kenarına çit çektiniz. Gübre eklediniz. Birkaç zaman beklediniz. Sonra beklemekten sıkıldınız ve yeni bir tohum ektiniz, sonra da yeni bir tohum. Ektiğiniz toprakta birçok tohumun kökleri birbirine karıştı ve birbirini engelledi. Sonunda hiçbiri tam anlamı ile büyümedi. İsteklerimiz de aynen tohumlar gibidir. Gerçekleşmesini istediğiniz ve üzerine gerek zaman gerek enerji harcamaya karar verdiğimiz hedeflerimize hem fiziksel anlamda hem de ruhsal düzeyde odaklanmak için ana hedefimizi belirlemek, onlar için çaba sarfetmek, mücadele etmek ve küçük bir engelde vazgeçmemek gerekiyor.