Bu yazı, Dünya Gazetesi’nde 24 Şubat 2017 tarihinde yayınlanmıştır.

Kendinizi işe alım görüşmesi yapıyorken bulmanız için İnsan Kaynakları departmanında olmanız gerekmiyor. Çalışan olarak, işveren olarak ve belki de sadece kısa süreli işbirliği yapılacak bir iş ortağı bulmak için mülakat yapmanız gerekebilir.

İflah olmaz bir egoist değilseniz, profesyonel olmayan bir kişi için mülakat yapmak keyifli değil stresli bir iştir. Düşünün karşınızda hiç tanımadığınız bir kişi var; ne o, ne de siz bu görüşmeden hoşlanmıyorsunuz. Üstelik bu görüşme kimbilir bir anlamda bir kişinin ya da bir şirketin kaderini belirleyen bir görüşme olacak.

Bir organizasyon, içinde bulunan bireylerin kişilikleriyle şekillenir ve sonunda organizasyonun geleceği buna, oluşan bu gruba, göre şekillenir. Bu nedenle her işe alım kendi içinde son derece önemli, hele küçük bir şirket için daha da önemlidir.

Görüşmede iş isteyen kişinin daha stresli olduğunu düşünürüz otomatik olarak ama aslında tam olarak öyle değildir.

İşte sizlere doğru seçim yapmak için birkaç küçük ipucu:

İş görüşmesi genellikle hafif bir soru ile başlar.
Havadan sudan, trafikten, çocuklardan, şuradan buradan. Lütfen “Burayı kolay buldunuz mu?” diye sormayın! Tecrübesiz İK’cılar genellikle bu soruyu sorarlar. Ardından konuya gelindiğinde kişiyi tanımak ve işe, ortama, ekibe uygun olup olmadığını anlamak için çeşitli sorular sorabiliriz.

Mülakat yapılan kişinin CV’sini doğal olarak elinizde tutuyor olmalısınız.
Daha önce çalıştığı şirketlerde neler yaptığı, hangi yıllar arasında çalıştığı, hangi nedenle ayrıldığı, arada geçen boşluklarda nelerle meşgul olduğu… Sizin sektörünüze yakın yaptığı işlerle ilgili detayları bir silsile içinde almak; bu görüşmenin bir esas teşkil etmesi açısından için çok iyi bir referans noktasıdır. Bu sizin stresinizi azaltacaktır.

Cevapları okunaklı bir şekilde not almanız önemlidir.
Sizden sonraki kişi aynı soruları tekrar soracak ve görüşmeci “Bu konuyu daha önce arkadaşınıza anlatığım gibi…” diyerek cevap vermeye başlarsa sizin için değil ama şirketiniz için ayıp olur. Lütfen önemli noktaları not edin, altlarına boşluk bırakın ve görüşmeden sonra buralara ne düşündüğünüzü bir sonraki kişi için ya da daha sonra karar aşamasına gelecek olan kendiniz için not edin.

Mülakatlarda neredeyse % 90 oranında yapılan bir hata da şudur (Lütfen siz bunu yapmayın!):

En çok sorulan soru “Bize biraz kendinizden söz edin”dir.
Bu soru kişinin belki bir konuyu toparlama becerisini, az veya çok konuşup konuşmadığını, sosyal davranış şeklini ele verir. Yani genel olarak kişinin makuliyet derecesi hakkında fikir verebilir ama daha fazlası değil.

Karşınızdaki kişiye soru sorarken “Şu iş yerinde ne yapıyorsunuz?”, “Bu iş yerinde ne yaptınız?” gibi sorular sizi kimsin-ne yaparsın döngüsüne sokar.

Kimsin?
Ne yaparsın?

Kimsin?
Ne yaparsın ?

“Kendinizi anlatınız” sorularının pek çok şekli vardır elbette:
Bize kendinizden bahsedin…
Kendinizi üç kelime ile nasıl anlatırsınız?
Bize kendiniz anlatan bir kelime söylerseniz ne derdiniz?

Aynı zamanda “Görevin neydi” soruları da bu anlamsız döngüyü besleyecektir:
Şu şirketteki göreviniz neydi?
Bu şirketteki görev alanınız için düşünceleriniz/hedefleriniz neler?

Kendinize hoşlandığınız, iyi vakit geçirecek bir çalışma arkadaşı arıyorsanız ya da nasıl bir kişi ile çalışacağınızı öğrenmek için bu soruların bir anlamı var. Fakat tüm görüşme bu tarz sorulardan oluşuyorsa gerçekten iş yapan, iş döngülerini düzgün ve anlamlı bir biçimde bitiren, daha doğrusu üretim yapan bir kişiyi seçemezsiniz.

Bir iş görüşmesinde birinci ve birinci konu kişinin üretimini sorgulamaktır. Üretimi sorgulamayan bir iş görüşmesi altın gününe katılımcı seçme kalitesinin önüne geçemez.

Bir atasözümüzde olduğu gibi “Ayinesi iştir kişinin lafa bakılmaz”. Genel sohbetin dışında asıl can alıcı sorular şu doğrultuda olmalı:

Ne ürettiniz?
Ne yarattınız?
Ne servis verdiniz?
Ne kadar?
Hangi kalitede?

Ardından kişinin, üretimin ya da verilen servisin hangi aşamasına gerçekten katkı sunduğunu bulmalısınız. Bu kişi acaba başkaları üretirken yanlarına mı bulundu? Üretime bizat katıldı ve parçası mı oldu?

Üretimi planladı ve aşamalarını kontrol mu etti? Başkasının kurduğu bir plan üzerinde hareket edip başarılı bir aksiyon mu yaptı? Yoksa bizzat bir fikri bulup, geliştirip uygulamaya mı koydu?

Tabii ki bu soruları doğrudan sormadan, aklı başında yaklaşımlar yaparak, kişinin üretimin, servisin hangi aşamasında katkıda bulunduğunu ve bunu layıkıyla yapıp yapmadığını öğrenmek sizin becerinize düşüyor.

Sonrasında bunları gerçekleştirirken, yanında bulunan referans verebileceği kişiler olup olmadığını ve onları arayıp arayamayacağınızı sorabilirsiniz.

Unutmayın ki, bir işe alımla sonuçlanan iş görüşmesi; muhatabını olduğu kadar sizi de sınayacaktır. Şirketinizin ihtiyacı olduğu bir çalışanı şirkete kazandırabildiniz mi, yoksa boşa kürek mi çekiyorsunuz?