Çocukluğumuzdan beri zengin koca ya da zengin kız bulup evlenmek ve hayatını bu şekilde garanti altına almak konusunda binlerce espri ile büyüdük hepimiz. Biraz şaka biraz ciddi hem geçmiş hem de günümüz toplumlarının miti gibi bir şey. Zaten Keloğlan Masalları’nı çarpıcı kılan Keloğlan’ın ne yapıp ne edip ince zekası ile padişahin kızını kapması değil midir?

Bundan apayrı bir konu ise, kocaları ile benzer özgeçmişe sahip kadınların kocalarından daha çok kazanıyor olması durumu. Kocasından çok kazanan eşin ne hissettiği ve kocanın dışarıdan bakıldığında avantajlı olan durumu karşısında ya da başka bir deyimle evlilikteki yeni konumu karşısında nasıl bir tavır aldığı önemli. Kocasından çok kazanma durumu ikiye ayrılıyor:

1. Zaten kocasından çok kazandığı evlilik bağı başlamadan belli olanlar.

Bu aslında normal bir durum, evlilik ilişkisi başlamadan önce roller belirlenmiştir. Yani sözleşme şartları başından belirlenmiş, belki kadın daha fazla kazanıyor ama koca nitelikli, aileye değer kazandıran bir görevde olabilir, akademisyen yada sanatçı olabilir. Bu bir yandan kadının toplumdaki duruşunu zenginleştirir, kocaya da sanatını ya da araştırmalarının daha tarafsız ve rahat yapmasını sağlar. Ya da kocanın dışarıdan görünen ya da görünmeyen üstün nitelikleri olabilir. Bu evlilik yıkılırsa sadece doğal nedenlerle olacaktır.

2. Evlilik hayatına benzer şartlarda başlayıp kadının kariyer basamaklarını hızlı çıkmaya başlaması:

Evlilik ilişkisi sürerken kocanın kariyer ya da girişimcilik nedeniyle fazla kazanmaya başlaması halinde oluşan kombinasyonları zaten biliyoruz.

Alışık olmadığımız tersi. Benim bildiğim bu durum çok açıkca konuşulmasa da kadının konumu değiştikçe yaygınlaşmakta. Girişimci kadınlar derneği KAGİDER üyesi olarak bu durumun bir vaka olduğunu biliyorum.

Kadının “eşit“ başlayan ilişkide kocadan çok kazanmaya başlaması İşte yönetilmesi en zor olan ilişki biçimi. Kadın için bir dert koca içinse katlanılması zor bir durum.

Eğer aradaki fark çok çok fazla ise bu koca için gerçek bir felakete dönüşebilir.

Neden? Evlilik konusunda mutabakata varıldığında, her iki tarafın iş tanımları vardır. İki tarafta zaman içerisinde biraz tavsasa da belli roller benimsemişlerdir. Roller ideal iş modelinde eşit, tabi hem diğer toplumlarda da ki bizim toplumuzda ise bariz bir biçimde kocanın güçlü olması çerçevesinde oluşmuş bir yönetim modeli üzerine kurulmuştur.

Kadının eve büyük gelir getiriyor olması, tüketim koşullanması üzerine kurulmuş yaşamlarımızda çok büyük rahatlık. Öte yandan üst düzey görevi olan yöneticinin elinden iş tanımının alınması gibi bir şey… Ne yapacak şimdi koca? Bu durumda koca evdeki hiyerarşide daha nitelikli olan ama dışarıda çok anlamı olmayan ev operasyonlarını gerektiğinde daha çok üstlenmek durumda kalacak. Çocukları okuldan almak yada bahçe sulamak artık onun ana faaliyet alanlarına kayabilir. Aniden ya da zamanın çarkları içinde bu yeni iş tanımına rahatlıkla uyan ve karım çok kazanıyorsa doğal olarak çocuk bakımı benim ana işim olmalı diye düşünen nadir erkekler olsa da, çoğunluğu ya artık bu evlilikte rolüm kalmadı diye düşünmeye başlıyor.

Kadın ise bir süre sonra dışarıdaki öncelikli rolünü evde dayatabilir ya da açık ya da gizli bir biçimde biraz daha müdanaasız olabilir eşine karşı. İş tanımı boşta kalan erkek kendine kendi için önemli yeni görevler bulmak zorundadır. Bu yeni görevler kadın için “kabul edilemez” ise beklenen oluyor ve kaçınılmaz son.

Bu durumu yönetebilenler olmalı, onları adaptasyon yetenekleri ve makuliyetleri açısından kutlamak lazım.

Peki koca olarak, eşiniz sizden kat kat fazla kazanmaya başlasa ne yapardınız? Hanımlar ya siz?